Fatih Dönmez: 4 reaktör elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek

0
90

Fatih Dönmez: 4 reaktör elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek

Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolar da gelir bekliyoruz.

Doğalgaz altyapısını geliştirdik ama maalesef doğalgazda ve petrolde dışa bağımlıydık. Fakat özellikle son yıllarda yapmış olduğumuz atılımla birlikte hem denizlerde hem de karada hidrokarbon arama ve araştırma faaliyetlerimize hız verdik. Filomuzu güçlendirdik. İki sismik araştırma gemimiz, 4 derin sondaj gemimizle dünyanın sayılı enerji filosu arasına girmiş olduk. 2020 yılında hem Türkiye’nin hem de dünyanın en büyük doğalgaz keşfine imza attık. Ardından 2021-2022 yıllarında gelen yeni keşiflerle Karadeniz’de Sakarya gaz sahasında ulaştığımız doğalgaz rezervi toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle de 20 Nisan’da, Filyos’ta bu doğalgazı karaya çıkartıp tesise teslim ettik.

Yine o gün Cumhurbaşkanı’mız milletimize iki büyük müjde verdi: Biri, bir yıl süreyle tüm mutfak kullanımlarında doğalgazın bedava verilmesi ki yaklaşık 25 metreküptür. Diğeri de gelecek olan ilk faturaların tamamının devlet tarafından karşılanması. Bir haftalık yazılım güncelleme sürecinden sonra da mayıs ayı itibarıyla artık faturalar gidiyor ama herhangi bir bedel tahakkuk ettirilmiyor.

Şu anda Türkiye’de kamu ve özel sektörün günlük üretimi 80 bin varil. Bu sahayı devreye aldığımızda iki katından daha fazla üretim artışı sağlamış olacağız. Sadece bu saha tek başına Türkiye’deki petrol ihtiyacının yüzde 12’sini karşılama kapasitesine sahip. 2-3 yıl içerisinde sahanın tamamında yaklaşık 100 kadar üretim kuyusu açacağız ve boru hattıyla birlikte rafinerilere ya da terminallere sevkiyatına başlayacağız. Şu anda da zaten ilk kuyuda günlük 1200, 1300 varil üretim var. Tankerlerle onu rafinerilere teslim ediyoruz.

Türkiye’nin en büyük yatırımı, yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım. Şu anda 25 bin civarında insanımız çalışıyor. Burada kullanılacak malzeme ekipmanın yüzde 25-30’luk kısmı da Türkiye’den sağlanıyor. 4 reaktör de devreye girdiğinde Türkiye’deki elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek kapasiteye ulaşmış olacak.

10 bin megavat kurulu güce ulaştık. Yaklaşık olarak kurulu gücümüzün neredeyse yüzde 10’u artık güneş santrallerinden oluşuyor. Bu yöntemle sadece kendi güneş paneli ihtiyacımızı karşılamıyoruz. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyüğü, dünyanın 3. büyük güneş paneli üreticisi haline geldi. Avrupa’ya, Afrika’ya, Orta Doğu’ya, Asya’ya hatta Amerika’ya bile güneş paneli ihraç ediyoruz. Yine Avrupa ve Orta Doğu’nun ilk ve tek entegre güneş paneli üretim fabrikası da Ankara’da bildiğiniz gibi iki yıl önce işletmeye geçmişti.

Katma değerli ürüne geçiyoruz. Cevher değil, mücevher satmak istiyoruz. Eskişehir’de, Kırka’da buraya yakın bir bölgede tüm üretimine başlamıştık. Şimdi inşallah önümüzdeki haftalarda temelini atacağız. Yıllık 700 tonluk bir endüstriyel ölçekte, büyük ölçekte bir fabrikamız olacak. Türkiye’nin lityum ihtiyacının ilk etapta yarısını bu tesisten karşılayacağız. Ancak takip eden yıllarda üretim kapasitesini artırarak ihtiyacımızın tamamını Türkiye’den, bu bölgeden karşılama yoluna gideceğiz. Beylikova’da dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementleri sahasının keşfini gerçekleştirdik. Sahadaki toplam rezerv miktar 694 milyon ton. Pilot tesis işletmeye alındı. Yıllık 1200 ton üretim yapıyor. 4 milyon dolarlık yatırımla bu tesisi elde ettik. Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolarlık da gelir bekliyoruz.

Zaman zaman teknik üniversitelerimizden de destek alıyoruz hocalarımızdan, sağ olsunlar. Cevher satışı yapmak yerine katma değerli ürünlere doğru bir geçiş yapalım, cevher değil mücevher satalım istiyoruz.

Bu açıdan da Eti Maden bu stratejimizde de öncülük ediyor. Eskişehir açısından da tabii bu tesislerin önemi büyük. Eskişehir zaten sanayinin belli bir seviyeye gelmiş olduğu kentlerimizden biri. Hem lityumdan dolayı tüm teknolojilerine yatırım yapmak isteyen şirketlerimiz buraya gelecek hem de nadir toprak elementlerinin üretimi başladıktan sonra bu malzemeleri kendi üretimlerinde kullanmak isteyen şirketler gelecek. Bir kümelenme, gruplanma olmuş olacak. Eskişehir artık sadece ulusal markalara ev sahipliği yapmayacak, uluslararası, küresel markalara da ev sahipliği yapar hale gelecektir.

Öyle bir beklentimiz yok açıkçası. Yani olasılıklar üzerine konuşmak istemem. Ama şunu söyleyeyim; 20 yıl önce bunlar niye yapılamadı? Gerek petrolde gerek gazdaki keşiflerimiz… Enerji, elektrik tarafındaki nükleer güç santralinden, rüzgar santraline, güneş santrallerine kadar. Şimdi madencilik alanında maden teknolojileri alanında da bunlar geçmişte yapılabilirdi. Aslında biz maalesef bu konulara çok geç başlamışız Türkiye’de. Son 20 yılda yaptıklarımızla aradaki farkı kapattık. Yani gelişmiş ülkelerle baktığımızda… Şimdi artık beraberiz onlarla yarışta. Bundan sonra da inşallah Sayın Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde bir hükümet kurulacak olursa artık fark bizim lehimize dönmüş olacak. Biz buna inanıyoruz. Diğer olasılığı değerlendirmek istemiyorum. Yerli, milli teknolojilerde geldiğimiz nokta çok önemli. Şimdi daha önce evet yollar yapıyorduk. O yollarda süreceğimiz kendi aracımız yoktu. Bugün şimdi direkt bakın elektrikli otomobille sektöre çok hızlı bir giriş yaptık. Denizde kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz, uçak gemilerimizi yapıyoruz. Havada İHA’larımız, SİHA’larımız var. Şimdi bu hava filomuza ayrıca kendi muharip savaş uçaklarımız girecek. Milli teknolojiyle geliştirdiğimiz helikopterlerimizi yapıyoruz.

Son 20 yılda ‘yapılamaz’ denilen, hayali bile kurulamayan birçok projeyi hayata geçirmiş bir Cumhurbaşkanı’mız var. İnşallah ben halkımızın da bu yapılanları göreceğini, değerlendireceğini, takdir edeceğini düşünüyorum. 15 Mayıs’tan itibaren de yine kaldığımız yerden devam edeceğime inanıyorum.

Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bakan Dönmez, şu ifadelerini kullandı.

Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolar da gelir bekliyoruz.

Doğalgaz altyapısını geliştirdik ama maalesef doğalgazda ve petrolde dışa bağımlıydık. Fakat özellikle son yıllarda yapmış olduğumuz atılımla birlikte hem denizlerde hem de karada hidrokarbon arama ve araştırma faaliyetlerimize hız verdik. Filomuzu güçlendirdik. İki sismik araştırma gemimiz, 4 derin sondaj gemimizle dünyanın sayılı enerji filosu arasına girmiş olduk. 2020 yılında hem Türkiye’nin hem de dünyanın en büyük doğalgaz keşfine imza attık. Ardından 2021-2022 yıllarında gelen yeni keşiflerle Karadeniz’de Sakarya gaz sahasında ulaştığımız doğalgaz rezervi toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle de 20 Nisan’da, Filyos’ta bu doğalgazı karaya çıkartıp tesise teslim ettik.

Yine o gün Cumhurbaşkanı’mız milletimize iki büyük müjde verdi: Biri, bir yıl süreyle tüm mutfak kullanımlarında doğalgazın bedava verilmesi ki yaklaşık 25 metreküptür. Diğeri de gelecek olan ilk faturaların tamamının devlet tarafından karşılanması. Bir haftalık yazılım güncelleme sürecinden sonra da mayıs ayı itibarıyla artık faturalar gidiyor ama herhangi bir bedel tahakkuk ettirilmiyor.

Şu anda Türkiye’de kamu ve özel sektörün günlük üretimi 80 bin varil. Bu sahayı devreye aldığımızda iki katından daha fazla üretim artışı sağlamış olacağız. Sadece bu saha tek başına Türkiye’deki petrol ihtiyacının yüzde 12’sini karşılama kapasitesine sahip. 2-3 yıl içerisinde sahanın tamamında yaklaşık 100 kadar üretim kuyusu açacağız ve boru hattıyla birlikte rafinerilere ya da terminallere sevkiyatına başlayacağız. Şu anda da zaten ilk kuyuda günlük 1200, 1300 varil üretim var. Tankerlerle onu rafinerilere teslim ediyoruz.

Türkiye’nin en büyük yatırımı, yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım. Şu anda 25 bin civarında insanımız çalışıyor. Burada kullanılacak malzeme ekipmanın yüzde 25-30’luk kısmı da Türkiye’den sağlanıyor. 4 reaktör de devreye girdiğinde Türkiye’deki elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek kapasiteye ulaşmış olacak.

10 bin megavat kurulu güce ulaştık. Yaklaşık olarak kurulu gücümüzün neredeyse yüzde 10’u artık güneş santrallerinden oluşuyor. Bu yöntemle sadece kendi güneş paneli ihtiyacımızı karşılamıyoruz. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyüğü, dünyanın 3. büyük güneş paneli üreticisi haline geldi. Avrupa’ya, Afrika’ya, Orta Doğu’ya, Asya’ya hatta Amerika’ya bile güneş paneli ihraç ediyoruz. Yine Avrupa ve Orta Doğu’nun ilk ve tek entegre güneş paneli üretim fabrikası da Ankara’da bildiğiniz gibi iki yıl önce işletmeye geçmişti.

Katma değerli ürüne geçiyoruz. Cevher değil, mücevher satmak istiyoruz. Eskişehir’de, Kırka’da buraya yakın bir bölgede tüm üretimine başlamıştık. Şimdi inşallah önümüzdeki haftalarda temelini atacağız. Yıllık 700 tonluk bir endüstriyel ölçekte, büyük ölçekte bir fabrikamız olacak. Türkiye’nin lityum ihtiyacının ilk etapta yarısını bu tesisten karşılayacağız. Ancak takip eden yıllarda üretim kapasitesini artırarak ihtiyacımızın tamamını Türkiye’den, bu bölgeden karşılama yoluna gideceğiz. Beylikova’da dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementleri sahasının keşfini gerçekleştirdik. Sahadaki toplam rezerv miktar 694 milyon ton. Pilot tesis işletmeye alındı. Yıllık 1200 ton üretim yapıyor. 4 milyon dolarlık yatırımla bu tesisi elde ettik. Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolarlık da gelir bekliyoruz.

Zaman zaman teknik üniversitelerimizden de destek alıyoruz hocalarımızdan, sağ olsunlar. Cevher satışı yapmak yerine katma değerli ürünlere doğru bir geçiş yapalım, cevher değil mücevher satalım istiyoruz.

Bu açıdan da Eti Maden bu stratejimizde de öncülük ediyor. Eskişehir açısından da tabii bu tesislerin önemi büyük. Eskişehir zaten sanayinin belli bir seviyeye gelmiş olduğu kentlerimizden biri. Hem lityumdan dolayı tüm teknolojilerine yatırım yapmak isteyen şirketlerimiz buraya gelecek hem de nadir toprak elementlerinin üretimi başladıktan sonra bu malzemeleri kendi üretimlerinde kullanmak isteyen şirketler gelecek. Bir kümelenme, gruplanma olmuş olacak. Eskişehir artık sadece ulusal markalara ev sahipliği yapmayacak, uluslararası, küresel markalara da ev sahipliği yapar hale gelecektir.

Öyle bir beklentimiz yok açıkçası. Yani olasılıklar üzerine konuşmak istemem. Ama şunu söyleyeyim; 20 yıl önce bunlar niye yapılamadı? Gerek petrolde gerek gazdaki keşiflerimiz… Enerji, elektrik tarafındaki nükleer güç santralinden, rüzgar santraline, güneş santrallerine kadar. Şimdi madencilik alanında maden teknolojileri alanında da bunlar geçmişte yapılabilirdi. Aslında biz maalesef bu konulara çok geç başlamışız Türkiye’de. Son 20 yılda yaptıklarımızla aradaki farkı kapattık. Yani gelişmiş ülkelerle baktığımızda… Şimdi artık beraberiz onlarla yarışta. Bundan sonra da inşallah Sayın Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde bir hükümet kurulacak olursa artık fark bizim lehimize dönmüş olacak. Biz buna inanıyoruz. Diğer olasılığı değerlendirmek istemiyorum. Yerli, milli teknolojilerde geldiğimiz nokta çok önemli. Şimdi daha önce evet yollar yapıyorduk. O yollarda süreceğimiz kendi aracımız yoktu. Bugün şimdi direkt bakın elektrikli otomobille sektöre çok hızlı bir giriş yaptık. Denizde kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz, uçak gemilerimizi yapıyoruz. Havada İHA’larımız, SİHA’larımız var. Şimdi bu hava filomuza ayrıca kendi muharip savaş uçaklarımız girecek. Milli teknolojiyle geliştirdiğimiz helikopterlerimizi yapıyoruz.

Son 20 yılda ‘yapılamaz’ denilen, hayali bile kurulamayan birçok projeyi hayata geçirmiş bir Cumhurbaşkanı’mız var. İnşallah ben halkımızın da bu yapılanları göreceğini, değerlendireceğini, takdir edeceğini düşünüyorum. 15 Mayıs’tan itibaren de yine kaldığımız yerden devam edeceğime inanıyorum.

Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolar da gelir bekliyoruz.

Doğalgaz altyapısını geliştirdik ama maalesef doğalgazda ve petrolde dışa bağımlıydık. Fakat özellikle son yıllarda yapmış olduğumuz atılımla birlikte hem denizlerde hem de karada hidrokarbon arama ve araştırma faaliyetlerimize hız verdik. Filomuzu güçlendirdik. İki sismik araştırma gemimiz, 4 derin sondaj gemimizle dünyanın sayılı enerji filosu arasına girmiş olduk. 2020 yılında hem Türkiye’nin hem de dünyanın en büyük doğalgaz keşfine imza attık. Ardından 2021-2022 yıllarında gelen yeni keşiflerle Karadeniz’de Sakarya gaz sahasında ulaştığımız doğalgaz rezervi toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle de 20 Nisan’da, Filyos’ta bu doğalgazı karaya çıkartıp tesise teslim ettik.

Yine o gün Cumhurbaşkanı’mız milletimize iki büyük müjde verdi: Biri, bir yıl süreyle tüm mutfak kullanımlarında doğalgazın bedava verilmesi ki yaklaşık 25 metreküptür. Diğeri de gelecek olan ilk faturaların tamamının devlet tarafından karşılanması. Bir haftalık yazılım güncelleme sürecinden sonra da mayıs ayı itibarıyla artık faturalar gidiyor ama herhangi bir bedel tahakkuk ettirilmiyor.

Şu anda Türkiye’de kamu ve özel sektörün günlük üretimi 80 bin varil. Bu sahayı devreye aldığımızda iki katından daha fazla üretim artışı sağlamış olacağız. Sadece bu saha tek başına Türkiye’deki petrol ihtiyacının yüzde 12’sini karşılama kapasitesine sahip. 2-3 yıl içerisinde sahanın tamamında yaklaşık 100 kadar üretim kuyusu açacağız ve boru hattıyla birlikte rafinerilere ya da terminallere sevkiyatına başlayacağız. Şu anda da zaten ilk kuyuda günlük 1200, 1300 varil üretim var. Tankerlerle onu rafinerilere teslim ediyoruz.

Türkiye’nin en büyük yatırımı, yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım. Şu anda 25 bin civarında insanımız çalışıyor. Burada kullanılacak malzeme ekipmanın yüzde 25-30’luk kısmı da Türkiye’den sağlanıyor. 4 reaktör de devreye girdiğinde Türkiye’deki elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek kapasiteye ulaşmış olacak.

10 bin megavat kurulu güce ulaştık. Yaklaşık olarak kurulu gücümüzün neredeyse yüzde 10’u artık güneş santrallerinden oluşuyor. Bu yöntemle sadece kendi güneş paneli ihtiyacımızı karşılamıyoruz. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyüğü, dünyanın 3. büyük güneş paneli üreticisi haline geldi. Avrupa’ya, Afrika’ya, Orta Doğu’ya, Asya’ya hatta Amerika’ya bile güneş paneli ihraç ediyoruz. Yine Avrupa ve Orta Doğu’nun ilk ve tek entegre güneş paneli üretim fabrikası da Ankara’da bildiğiniz gibi iki yıl önce işletmeye geçmişti.

Katma değerli ürüne geçiyoruz. Cevher değil, mücevher satmak istiyoruz. Eskişehir’de, Kırka’da buraya yakın bir bölgede tüm üretimine başlamıştık. Şimdi inşallah önümüzdeki haftalarda temelini atacağız. Yıllık 700 tonluk bir endüstriyel ölçekte, büyük ölçekte bir fabrikamız olacak. Türkiye’nin lityum ihtiyacının ilk etapta yarısını bu tesisten karşılayacağız. Ancak takip eden yıllarda üretim kapasitesini artırarak ihtiyacımızın tamamını Türkiye’den, bu bölgeden karşılama yoluna gideceğiz. Beylikova’da dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementleri sahasının keşfini gerçekleştirdik. Sahadaki toplam rezerv miktar 694 milyon ton. Pilot tesis işletmeye alındı. Yıllık 1200 ton üretim yapıyor. 4 milyon dolarlık yatırımla bu tesisi elde ettik. Endüstriyel tesise geçtiğimizde yıllık 570 bin ton üretim yapacağız. 300-350 milyon dolarlık bir yatırımla bunu gerçekleştireceğiz. Bu tesisten yıllık 200-220 milyon dolarlık da gelir bekliyoruz.

Zaman zaman teknik üniversitelerimizden de destek alıyoruz hocalarımızdan, sağ olsunlar. Cevher satışı yapmak yerine katma değerli ürünlere doğru bir geçiş yapalım, cevher değil mücevher satalım istiyoruz.

Bu açıdan da Eti Maden bu stratejimizde de öncülük ediyor. Eskişehir açısından da tabii bu tesislerin önemi büyük. Eskişehir zaten sanayinin belli bir seviyeye gelmiş olduğu kentlerimizden biri. Hem lityumdan dolayı tüm teknolojilerine yatırım yapmak isteyen şirketlerimiz buraya gelecek hem de nadir toprak elementlerinin üretimi başladıktan sonra bu malzemeleri kendi üretimlerinde kullanmak isteyen şirketler gelecek. Bir kümelenme, gruplanma olmuş olacak. Eskişehir artık sadece ulusal markalara ev sahipliği yapmayacak, uluslararası, küresel markalara da ev sahipliği yapar hale gelecektir.

Öyle bir beklentimiz yok açıkçası. Yani olasılıklar üzerine konuşmak istemem. Ama şunu söyleyeyim; 20 yıl önce bunlar niye yapılamadı? Gerek petrolde gerek gazdaki keşiflerimiz… Enerji, elektrik tarafındaki nükleer güç santralinden, rüzgar santraline, güneş santrallerine kadar. Şimdi madencilik alanında maden teknolojileri alanında da bunlar geçmişte yapılabilirdi. Aslında biz maalesef bu konulara çok geç başlamışız Türkiye’de. Son 20 yılda yaptıklarımızla aradaki farkı kapattık. Yani gelişmiş ülkelerle baktığımızda… Şimdi artık beraberiz onlarla yarışta. Bundan sonra da inşallah Sayın Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde bir hükümet kurulacak olursa artık fark bizim lehimize dönmüş olacak. Biz buna inanıyoruz. Diğer olasılığı değerlendirmek istemiyorum. Yerli, milli teknolojilerde geldiğimiz nokta çok önemli. Şimdi daha önce evet yollar yapıyorduk. O yollarda süreceğimiz kendi aracımız yoktu. Bugün şimdi direkt bakın elektrikli otomobille sektöre çok hızlı bir giriş yaptık. Denizde kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz, uçak gemilerimizi yapıyoruz. Havada İHA’larımız, SİHA’larımız var. Şimdi bu hava filomuza ayrıca kendi muharip savaş uçaklarımız girecek. Milli teknolojiyle geliştirdiğimiz helikopterlerimizi yapıyoruz.

Son 20 yılda ‘yapılamaz’ denilen, hayali bile kurulamayan birçok projeyi hayata geçirmiş bir Cumhurbaşkanı’mız var. İnşallah ben halkımızın da bu yapılanları göreceğini, değerlendireceğini, takdir edeceğini düşünüyorum. 15 Mayıs’tan itibaren de yine kaldığımız yerden devam edeceğime inanıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz