Devlet Bahçeli: Kılıçdaroğlu’nun ağzı, PKK’nın ağzıdır

0
109

Devlet Bahçeli: Kılıçdaroğlu’nun ağzı, PKK’nın ağzıdır

Bayram günleri bu birlik ve kardeşliği daha da pekiştirip temellendirmektedir. Aynı zamanda bayram günleri barış ve huzurun, hürmet ve muhabbetin parlayan meşalesidir. Bizim hem bayramımız bir hem de bayrağımız birdir. Bunun yanında millet olarak vatanımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, kıblemiz bir ve aynıdır. Fakat ayrımcılığa sapanlar, ayrıştırmanın hesabına sarılanlar, etnik ve mezhebi ayrılıklarını derin uçurumuna savrulanlar elbette iyi niyetli olmayan, milli ve manevi değerlerden nasibini almayan muhterislerdir.

Bu kapsamda mezhep kışkırtıcılığı ve etnik istismar korkunç bir tehdittir. Bugüne kadar milletimizin hiçbir evladının etnik kökeni mesele yapılmamış, hiçbirisi mezhep temelli bir ötekileştirmenin içine itilmemiştir. Milli varlığımıza serpiştirilmek istenen nifak tohumları her seferinde menziline ulaşmadan çürüyüp gitmiştir. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, küresel emperyalizmin dayatma, tembih ve telkinleriyle kimlik siyasetine keskin dönüş yapması, etnik ve mezhebi hassasiyetleri çok tehlikeli şekilde kaşıyarak kanatma hevesine düşmesi vahim bir sorumsuzluk örneğidir.

Bu saygısız üslubu, bu edep ve gerçek dışı uydurmayı telaffuz etmenin yanı sıra, olağan saymak, tepkisiz kalmak bir defa iç barış ve huzur ortamına kast etmek, aynı şekilde Türkiye’yi ateşe atmaktır. Kılıçdaroğlu düştüğü dipsiz bataklıkta her geçen gün batarken, ülkemizi de beraberinde çekmenin sinsi telaşına kapılmıştır. Çabalar beyhude, fitne saçmak boşunadır. Tarihi, manevi ve kültürel bir emanet olan ebedi kardeşliğimizden asla vazgeçilmeyecektir. Kılıçdaroğlu’nun gündemi ‘tarihi şark meselesi’nin gündemidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevine aday olan bir şahsın, etnik ve mezhebi tahriklere tevessül etmesi içine sürüklendiği acıklı çaresizliğinin ve satırları husumetle yazılmış gizli ajandasının bir bakıma ibret verici deşifresidir.

Eş zamanlı olarak, bir yanda mübarek Ramazan ayını uğurlamanın hüznü kalplerimize çökmüşken, diğer yanda bayrama kavuşmanın esenliği ve sevinci gönül dünyamıza nüfuz etmiştir. Ne var ki 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli ikiz depremden dolayı bu bayramı daha öncekilerine kıyasla biraz durgun, biraz üzgün, biraz da buruk halde karşıladığımız altı çizilmesi gereken bir husustur. Zorluklar ne kadar çetin olursa olsun, ‘her birlikte ve her şeyden önce Türkiye’ irade ve inancıyla hepsinin üstesinden gelmemiz mukadderdir. El ele verdiğimiz sürece, birbirimize sımsıkı kenetlendiğimiz müddetçe hiçbir mütecaviz emel, hiçbir menfi eylem, hiçbir melanet hedef elbette sonuç alamayacaktır.

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de açılması yakın tarihimizdeki en büyük stratejik ve milli atılımlardan birisidir. Bu tarihten sonra söz ve karar bizzat ve bilfiil Türk milletine geçmiştir. Milli Mücadele’nin şaşmaz yol haritası Gazi Meclis’in sarsılmaz kararlılığıyla çizilmiştir. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeği İlk Meclis’in manevi ruhunda tecelli ve temerküz etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi Meclisi’mizin kutlu çatısı altında yeşermiş ve yükselmiştir.

Unutmayalım ki, TBMM hem Gazi hem de kahramandır. Hiç kuşku yoktur ki, TBMM Türk milletinin ta kendisi, demokrasinin, milli birliğimizin, istiklal haklarımızın, istikbal haysiyetimizin ebedi güvencesidir. Önümüzdeki pazar günü kutlayacağımız TBMM’nin 103’üncü açılış yıl dönümüyle birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı şimdiden tebrik ediyorum. TBMM’nin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, İlk Meclis’in muhterem mebuslarına, ebediyete irtihal etmiş bütün milletvekillerine, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler; şu an hayatta olan eski veya yeni tüm milletvekillerimize de sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Türkiye’nin aşılamayacak ve aşındırılamayacak müessir gücünün milli birlik ve kardeşliği olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

Önümüzdeki 3 gün içinde iki bayramın aynı anda kutlanacağını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:

Bayram günleri bu birlik ve kardeşliği daha da pekiştirip temellendirmektedir. Aynı zamanda bayram günleri barış ve huzurun, hürmet ve muhabbetin parlayan meşalesidir. Bizim hem bayramımız bir hem de bayrağımız birdir. Bunun yanında millet olarak vatanımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, kıblemiz bir ve aynıdır. Fakat ayrımcılığa sapanlar, ayrıştırmanın hesabına sarılanlar, etnik ve mezhebi ayrılıklarını derin uçurumuna savrulanlar elbette iyi niyetli olmayan, milli ve manevi değerlerden nasibini almayan muhterislerdir.

Bu kapsamda mezhep kışkırtıcılığı ve etnik istismar korkunç bir tehdittir. Bugüne kadar milletimizin hiçbir evladının etnik kökeni mesele yapılmamış, hiçbirisi mezhep temelli bir ötekileştirmenin içine itilmemiştir. Milli varlığımıza serpiştirilmek istenen nifak tohumları her seferinde menziline ulaşmadan çürüyüp gitmiştir. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, küresel emperyalizmin dayatma, tembih ve telkinleriyle kimlik siyasetine keskin dönüş yapması, etnik ve mezhebi hassasiyetleri çok tehlikeli şekilde kaşıyarak kanatma hevesine düşmesi vahim bir sorumsuzluk örneğidir.

Bu saygısız üslubu, bu edep ve gerçek dışı uydurmayı telaffuz etmenin yanı sıra, olağan saymak, tepkisiz kalmak bir defa iç barış ve huzur ortamına kast etmek, aynı şekilde Türkiye’yi ateşe atmaktır. Kılıçdaroğlu düştüğü dipsiz bataklıkta her geçen gün batarken, ülkemizi de beraberinde çekmenin sinsi telaşına kapılmıştır. Çabalar beyhude, fitne saçmak boşunadır. Tarihi, manevi ve kültürel bir emanet olan ebedi kardeşliğimizden asla vazgeçilmeyecektir. Kılıçdaroğlu’nun gündemi ‘tarihi şark meselesi’nin gündemidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevine aday olan bir şahsın, etnik ve mezhebi tahriklere tevessül etmesi içine sürüklendiği acıklı çaresizliğinin ve satırları husumetle yazılmış gizli ajandasının bir bakıma ibret verici deşifresidir.

Eş zamanlı olarak, bir yanda mübarek Ramazan ayını uğurlamanın hüznü kalplerimize çökmüşken, diğer yanda bayrama kavuşmanın esenliği ve sevinci gönül dünyamıza nüfuz etmiştir. Ne var ki 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli ikiz depremden dolayı bu bayramı daha öncekilerine kıyasla biraz durgun, biraz üzgün, biraz da buruk halde karşıladığımız altı çizilmesi gereken bir husustur. Zorluklar ne kadar çetin olursa olsun, ‘her birlikte ve her şeyden önce Türkiye’ irade ve inancıyla hepsinin üstesinden gelmemiz mukadderdir. El ele verdiğimiz sürece, birbirimize sımsıkı kenetlendiğimiz müddetçe hiçbir mütecaviz emel, hiçbir menfi eylem, hiçbir melanet hedef elbette sonuç alamayacaktır.

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de açılması yakın tarihimizdeki en büyük stratejik ve milli atılımlardan birisidir. Bu tarihten sonra söz ve karar bizzat ve bilfiil Türk milletine geçmiştir. Milli Mücadele’nin şaşmaz yol haritası Gazi Meclis’in sarsılmaz kararlılığıyla çizilmiştir. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeği İlk Meclis’in manevi ruhunda tecelli ve temerküz etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi Meclisi’mizin kutlu çatısı altında yeşermiş ve yükselmiştir.

Unutmayalım ki, TBMM hem Gazi hem de kahramandır. Hiç kuşku yoktur ki, TBMM Türk milletinin ta kendisi, demokrasinin, milli birliğimizin, istiklal haklarımızın, istikbal haysiyetimizin ebedi güvencesidir. Önümüzdeki pazar günü kutlayacağımız TBMM’nin 103’üncü açılış yıl dönümüyle birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı şimdiden tebrik ediyorum. TBMM’nin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, İlk Meclis’in muhterem mebuslarına, ebediyete irtihal etmiş bütün milletvekillerine, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler; şu an hayatta olan eski veya yeni tüm milletvekillerimize de sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Bayram günleri bu birlik ve kardeşliği daha da pekiştirip temellendirmektedir. Aynı zamanda bayram günleri barış ve huzurun, hürmet ve muhabbetin parlayan meşalesidir. Bizim hem bayramımız bir hem de bayrağımız birdir. Bunun yanında millet olarak vatanımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, kıblemiz bir ve aynıdır. Fakat ayrımcılığa sapanlar, ayrıştırmanın hesabına sarılanlar, etnik ve mezhebi ayrılıklarını derin uçurumuna savrulanlar elbette iyi niyetli olmayan, milli ve manevi değerlerden nasibini almayan muhterislerdir.

Bu kapsamda mezhep kışkırtıcılığı ve etnik istismar korkunç bir tehdittir. Bugüne kadar milletimizin hiçbir evladının etnik kökeni mesele yapılmamış, hiçbirisi mezhep temelli bir ötekileştirmenin içine itilmemiştir. Milli varlığımıza serpiştirilmek istenen nifak tohumları her seferinde menziline ulaşmadan çürüyüp gitmiştir. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, küresel emperyalizmin dayatma, tembih ve telkinleriyle kimlik siyasetine keskin dönüş yapması, etnik ve mezhebi hassasiyetleri çok tehlikeli şekilde kaşıyarak kanatma hevesine düşmesi vahim bir sorumsuzluk örneğidir.

Bu saygısız üslubu, bu edep ve gerçek dışı uydurmayı telaffuz etmenin yanı sıra, olağan saymak, tepkisiz kalmak bir defa iç barış ve huzur ortamına kast etmek, aynı şekilde Türkiye’yi ateşe atmaktır. Kılıçdaroğlu düştüğü dipsiz bataklıkta her geçen gün batarken, ülkemizi de beraberinde çekmenin sinsi telaşına kapılmıştır. Çabalar beyhude, fitne saçmak boşunadır. Tarihi, manevi ve kültürel bir emanet olan ebedi kardeşliğimizden asla vazgeçilmeyecektir. Kılıçdaroğlu’nun gündemi ‘tarihi şark meselesi’nin gündemidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevine aday olan bir şahsın, etnik ve mezhebi tahriklere tevessül etmesi içine sürüklendiği acıklı çaresizliğinin ve satırları husumetle yazılmış gizli ajandasının bir bakıma ibret verici deşifresidir.

Eş zamanlı olarak, bir yanda mübarek Ramazan ayını uğurlamanın hüznü kalplerimize çökmüşken, diğer yanda bayrama kavuşmanın esenliği ve sevinci gönül dünyamıza nüfuz etmiştir. Ne var ki 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli ikiz depremden dolayı bu bayramı daha öncekilerine kıyasla biraz durgun, biraz üzgün, biraz da buruk halde karşıladığımız altı çizilmesi gereken bir husustur. Zorluklar ne kadar çetin olursa olsun, ‘her birlikte ve her şeyden önce Türkiye’ irade ve inancıyla hepsinin üstesinden gelmemiz mukadderdir. El ele verdiğimiz sürece, birbirimize sımsıkı kenetlendiğimiz müddetçe hiçbir mütecaviz emel, hiçbir menfi eylem, hiçbir melanet hedef elbette sonuç alamayacaktır.

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de açılması yakın tarihimizdeki en büyük stratejik ve milli atılımlardan birisidir. Bu tarihten sonra söz ve karar bizzat ve bilfiil Türk milletine geçmiştir. Milli Mücadele’nin şaşmaz yol haritası Gazi Meclis’in sarsılmaz kararlılığıyla çizilmiştir. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeği İlk Meclis’in manevi ruhunda tecelli ve temerküz etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi Meclisi’mizin kutlu çatısı altında yeşermiş ve yükselmiştir.

Unutmayalım ki, TBMM hem Gazi hem de kahramandır. Hiç kuşku yoktur ki, TBMM Türk milletinin ta kendisi, demokrasinin, milli birliğimizin, istiklal haklarımızın, istikbal haysiyetimizin ebedi güvencesidir. Önümüzdeki pazar günü kutlayacağımız TBMM’nin 103’üncü açılış yıl dönümüyle birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı şimdiden tebrik ediyorum. TBMM’nin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, İlk Meclis’in muhterem mebuslarına, ebediyete irtihal etmiş bütün milletvekillerine, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler; şu an hayatta olan eski veya yeni tüm milletvekillerimize de sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz