Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalar’daki atların durumuna ilişkin konuştu
“978 TANE ATLA İLGİLİ GİZLENEN NEDİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “81 ilden 560 gençle En Uzun İftar Sofrası” programına, Vahdettin Köşkü’nden videokonferans aracılığıyla bağlandı.
“HADİ KONUŞSANIZA, NİYE KONUŞMUYORSUNUZ”
Gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, konuşmasında, gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“NE GEREKİYORSA YAPALIM DEDİM”
Gençlerden biri Erdoğan’a, Adalar’daki atların durumuna ilişkin “Hayvan haklarının bu kadar gündemde olduğu ve korunduğu bir dönemde, hayvanları çok seven birisi olarak Adalar’da 978 tane ata ne olduğunu bilmemek beni çok üzüyor. Bununla ilgili kamuoyundan gizlenen nedir?” şeklinde soru yöneltti.
“GÜNÜ GELDİĞİNDE HESABI SANDIKTA SORULACAKTIR”
Adalar’daki atların bir canlıya yakışmayacak şartlarda çalıştırılması ve muhafazası uzunca bir süredir gündemlerinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu şekilde konuştu:
“Bu konuda eski büyükşehir belediye başkanımız rahmetli Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal çeşitli çalışmalar yapmışlardı. Ancak bu hazırlıklar uygulanamadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yönetim değişti. Ardından da hala ne olduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılamadığı müessif hadise yaşandı.
Hayvan hakları konusunda ortalığı toza dumana katanların bu hususta hiç ses çıkarmamaları da ayrı bir ikiyüzlülük örneğidir. Hadi konuşsanıza, niye konuşmuyorsunuz? Sesinizi çıkarsanıza niye çıkarmıyorsunuz? Bu işin ideolojik boyutu olamaz. Hayvanlara acımanın ideolojik boyutu tam aksine olması lazım. Nedir o? Hayvanı seveceksin ve onların bu ızdıraptan kurtulması için ne gerekiyorsa yapacaksın.
Bize haber geldi, İçişleri Bakanım beni aradı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da yanındaydı. Ben dedim ki, ‘Ne gerekiyorsa yapalım.’ Söyledikleri; burada elektrikli araçlar kullanabilir miyiz? Hayırlı olsun, kullanın. Yeter ki bu hayvanlar bu ızdırabı çekmesin.
İstanbul’un atlarına dahi sahip çıkıp hesabını veremeyenlerin diğer konularda neler yaptıklarını düşünmek bile istemiyoruz. Hiç şüphesiz tüm bu olup bitenleri İstanbul halkı ile milletimiz görüyor, değerlendiriyor. Günü geldiğinde bunların hesabı sandıkta feraset sahibi tüm İstanbullular tarafından sorulacaktır, ben buna inanıyorum.”
