Albert Einstein’ın 1950’de yazdığı mektubu satışa çıktı

0
121

Albert Einstein’ın 1950’de yazdığı mektubu satışa çıktı

İncil’deki hikâyeler harfi harfine alındığı sürece, okuyuculardan ne tür bir inanç beklendiği açıktır. Ancak Kutsal Kitap’ı sembolik olarak yorumlayacak olursanız, Tanrı’nın aslında bir şekilde insanlara benzeyen bir kişi (ve dolayısıyla bir ilah değil) olarak düşünülüp düşünülmeyeceği artık net değildir.

Bu durumda inançtan geriye orijinal anlamıyla ne kaldığını değerlendirmek zordur. Bununla birlikte, bilimsel düşünme konusunda az çok eğitim almış bir kişinin kozmosun dini yaratılışına (orijinal anlamda) yabancı olduğunu düşünüyorum, çünkü her şeye nedensel koşulsallık standardını uyguluyor. Bu, dini tutumu çürütmez ama belli bir anlamda onun yerine geçer ve onun yerini alır.

Bu mektup, günümüzde devam eden büyük bir tartışmanın, tüm zamanların en büyük figürlerinden birinin cevabını içeriyor. Bu anlamda düşünüldüğünde Einstein’ın mektubu büyük bir tarihi nitelik taşıyor.

Modern fiziğin kurucusu Albert Einstein’ın, din bilgisi öğretmeni Martha Munk’a Almanca olarak kaleme aldığı mektup şu sıralar yeniden gündeme geldi.

Munk, Einsten’e “modern bir bilim insanın dünyanın daha yüce bir güç olan Tanrı tarafından yaratıldığı fikrini bilimsel bilgisiyle bağdaştırmasının mümkün olup olmadığını” sormuştu.

Einstein, 11 Nisan 1950 tarihli mektupta Munk’un sorduğu soruya şöyle cevap vermişti:

New York, Brooklyn’den yazılan mektup, ABD’li The Raab Collection tarafından 125 bin dolar fiyatla satışa çıkarıldı. Mektup Munk’ın torunlarından satın alındı ve daha önce satılmadı.

The Raab Collection’ın müdürü ve The Hunt for History kitabının yazarı Nathan Raab, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:

Bu yazıyı yazdığı sırada Yahudi olan Einstein, 1933’te Adolf Hitler’in başa gelmesinden kısa bir süre sonra Almanya’dan kaçarak on yıldır ABD vatandaşı oldu.

Bilim insanı, başlangıçta Belçika’da yaşadı ve ardından ABD’ye taşınmadan önce İngiltere’de altı hafta kaldı.

İncil’deki hikâyeler harfi harfine alındığı sürece, okuyuculardan ne tür bir inanç beklendiği açıktır. Ancak Kutsal Kitap’ı sembolik olarak yorumlayacak olursanız, Tanrı’nın aslında bir şekilde insanlara benzeyen bir kişi (ve dolayısıyla bir ilah değil) olarak düşünülüp düşünülmeyeceği artık net değildir.

Bu durumda inançtan geriye orijinal anlamıyla ne kaldığını değerlendirmek zordur. Bununla birlikte, bilimsel düşünme konusunda az çok eğitim almış bir kişinin kozmosun dini yaratılışına (orijinal anlamda) yabancı olduğunu düşünüyorum, çünkü her şeye nedensel koşulsallık standardını uyguluyor. Bu, dini tutumu çürütmez ama belli bir anlamda onun yerine geçer ve onun yerini alır.

Bu mektup, günümüzde devam eden büyük bir tartışmanın, tüm zamanların en büyük figürlerinden birinin cevabını içeriyor. Bu anlamda düşünüldüğünde Einstein’ın mektubu büyük bir tarihi nitelik taşıyor.

İncil’deki hikâyeler harfi harfine alındığı sürece, okuyuculardan ne tür bir inanç beklendiği açıktır. Ancak Kutsal Kitap’ı sembolik olarak yorumlayacak olursanız, Tanrı’nın aslında bir şekilde insanlara benzeyen bir kişi (ve dolayısıyla bir ilah değil) olarak düşünülüp düşünülmeyeceği artık net değildir.

Bu durumda inançtan geriye orijinal anlamıyla ne kaldığını değerlendirmek zordur. Bununla birlikte, bilimsel düşünme konusunda az çok eğitim almış bir kişinin kozmosun dini yaratılışına (orijinal anlamda) yabancı olduğunu düşünüyorum, çünkü her şeye nedensel koşulsallık standardını uyguluyor. Bu, dini tutumu çürütmez ama belli bir anlamda onun yerine geçer ve onun yerini alır.

Bu mektup, günümüzde devam eden büyük bir tartışmanın, tüm zamanların en büyük figürlerinden birinin cevabını içeriyor. Bu anlamda düşünüldüğünde Einstein’ın mektubu büyük bir tarihi nitelik taşıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz