TÜSİAD’dan kayyum kararlarına tepki
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nden (TÜSİAD) kayyum kararlarına yapılan açıklamada “Kayyum ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır” denildi..
Haber Merkezi
Siyasette gündem kayyum atamaları…
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in ardından Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan da görevlerinden alındı.
Belediyelere kayyum atandı.
Kayyum kararının ardından muhalefet kanadından gelen tepkilere Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) de eklendi..
TÜSİAD’DAN KAYYUMA TEPKİ
TÜSİAD’dan yapılan tepki açıklamasında kayyum kararında cezalandırılanın yöneticinin olmadığı, halkın olduğunu vurgulandı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız.
Ülkemizin dünyada siyaset ve ekonomi alanındaki etkisini, demokrasisinin ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir.
Kanunlar tüm vatandaşları ve kurumları bağlayıcıdır. Bununla birlikte, gündeme gelen her bir siyasi gelişme veya mevzuat değişikliği algı ve beklentiler üzerinde önemli bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle her bir adımımız demokrasinin ve güven ortamının iyileştirilmesi beklentilerine hizmet etmelidir.
Yerel yönetimlere kayyım tayini uygulaması, sonuç olarak o kentte ve ilçelerde yaşayan yurttaşları seçilmiş bir yerel yönetimden mahrum etmek sonucunu doğurmaktadır. Kayyım ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır. Görevden alınan yerel yöneticinin yerine gelecek kişi demokratik yollarla belirlenebilmeli ve görevden alınan yerel yönetici hakkındaki ceza soruşturması da bir taraftan kendi mecrasında sürdürülebilmelidir.
“ÖZGÜRLÜKLERİ DARALTAN DÜZENLEME VE UYGULAMALARDAN KAÇINMALIYIZ”
Yine son haftalarda TBMM gündemine gelmiş olan ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu değişikliğinin içerdiği belirsizlikler, çelişkili ve tartışmaya açık uygulamalara neden olabilecek ve hak ve özgürlüklere orantısız bir sınır getirebilecektir. Mevcut haliyle, STK’ların, basının, araştırmacı ve akademisyenlerin hangi eylemlerinin suç oluşturabileceğine dair çok sayıda belirsizlik içeren yeni suç tarifinin herkes için güvensiz ve öngörülemez bir ortam yaratması riski bulunmaktadır.
Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalı, hukuk güvenliği ile öngörülebilirliği sağlamalıyız.