Narin Güran davasında Yüksel Güran'ın savunması: Ben ve oğlum katil olarak gösteriliyoruz


Haber Merkezi

21 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki evinden çıkan ve bir daha geri dönmeyen Narin Güran, kaybolduktan 19 gün sonra evinin yakınlarındaki derede bir çuval içerisinde cansız olarak bulunmuştu.

Anne Yüksel, ağabey Enes, amca Salim Güran ve itirafçı Nevzat Bahtiyar’ın ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması, üçüncü gününde de sürüyor.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada önce sanık Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir savunmasını yaptı.

Daha sonra Narin Güran’ın annesi sanık Yüksel Güran’ın savunmasına geçildi.

“BEN VE OĞLUM KATİL OLARAK GÖSTERİLİYORUZ”

Yüksel Güran son savunması için sanık kürsüsüne çıkarak şu ifadeleri kullandı:

Ben anneyim ve oğlum ile birlikte katil olarak gösteriliyoruz. Bu dünyada artık bir hayatım kalmadı. Hüseyin Bey, Ali Rıza Güran, sizden özür dilerim. Hayatımı anlatacağım. Ben Arif ile evlendiğimde asla yalan söylemeyeceğimize söz verdim. Hiçbir zaman kendi ekmeğiyle büyüttüğü çocuklarına kötü bir şey yapmadı, hiçbir gün evde şiddet olmadı. 7 çocuğumuz oldu.

“ENGELLİ KIZIMIN ÖLÜMÜNE KADAR BENİ SUÇLADILAR”

Narin evimizde kaybolduğunda ne oldu? 17 sene önce kızım Tülin’i kaybettim. Kızımın ölümüne kadar beni suçladılar. Dar Kapı Hastanesi’nde vefat etti. Herkes biliyor, raporlar da ortada. Kızım engelliydi. Oraya kadar kızımı kaybettim. Şimdi de bu dosya ile beni suçladılar.

Bana, rahmimden olduğum ameliyatı bile sordular. Ben hastalanmıştım. Ama utanmadan ameliyatım hakkında jandarmalar, ‘Gece gündüz ilişkiye giriyor’ diyerek ameliyatımı böyle söylediler. Beni böyle suçladılar.

MAHKEME SALONUNDAN ÇIKARILDILAR

Enes Güran, annesine böyle söylendiği için sesli şekilde küfür etti. Mahkeme Başkanı, Enes Güran’ın dışarı çıkarılmasını söyledi.

Enes Güran salondan çıkarılırken, amca Salim Güran da çıkmak istedi. İkili jandarma eşliğinde salondan ayrıldı.

“BİZ ÖLDÜRDÜYSEK NEDEN NEVZAT ARIYOR”

Yüksel Güran, savunmasına şu sözlerle devam etti:

Narin o gece eve gelmedi. Size yemin ederim, eve gelmedi. Camiye gitti ve bir daha görmedim. O gün ne oldu? Diyorlar ki Salim ve Yüksel öldürdü, Enes de oradaydı. O zaman neden Nevzat arıyor? Niye Salim, ‘Kardeşimin karısıyla yatmışım,’ diyecek? Salim, seni 5 dakikada nasıl ikna etti? Sen o kadar korkak mısın?

“DEVLET SENİ KORUDUĞU İÇİN RAHAT KONUŞUYORSUN”

Nevzat, neden madem o gün Salim, ‘Sen yaptıysan birlikte gidelim,’ demiyorsun? Onun avukatına da söylüyorum. Rojin’in babası için ağladım. Ama bir adam, Nevzat, 8 yaşındaki Narin’i çuvala koyuyor, dere kenarına götürüyor, 30 dakika ip arıyor, sonra suyun içine atıyor. Ardından namazını kılıyor, çayını içiyor, Narin için gözyaşı bile dökmüyor ama Nevzat’ı savunuyorsunuz. Bak, sen Ankara’dan gelmişsin, yetmedi, namusumuzu ortaya koyuyorsun. O Kur’an-ı Kerim’i nasıl dereye koyuyorsun? Nevzat, devlet seni koruduğu için rahat konuşuyorsun. Ama yukarıda Allah var!

“BURADA NASIL BİR MAHKEME VAR, RABBİM’DE VAR”

“Kızım vahşice öldürüldü. Biz anneler birbirimizi biliriz. Ben 9 ay karnımda taşıdım.” diyen anne Yüksel Güran, savunmasına saçlarını açarak şöyle devam etti:

Narin’in elinde benim saçım var, deniyor. Suçlanıyorum. Hiçbir anne böyle bir şey yapmaz. Anneler birbirini anlar. Ama burada bir kadın ‘Of, çok sıkıldım’ diyor. Gelme o zaman. Ama dün bir anne bana ‘Başın sağ olsun,’ dedi. Bu hoşuma gitti. Cezaevine girdiğimde bana ilk ne dediler biliyor musunuz? ‘Kaç çocuğun var, kaçı ölü?’ Elim ayağım titredi. ‘2 çocuğum ölü, 5’i sağ,’ dedim. Çok ağır geldi. Hediye’nin çocukları annelerini hiç görmedi. Anasız babasız yaşıyorlar. Yukarıda Allah var. Burada nasıl bir mahkeme var, Rabbim de var!

“GÜRAN AİLESİNİ NAMUSUYLA SUÇLADILAR”

Kızımı unutmuşum, namusumun derdine düşmüşüm, dediler. Ben Güran ailesinde büyüdüm, sonra Arif’i seçtim. Doğru düzgün okumadım, Türkçe ile Kürtçeyi karıştırıyorum. Cezaevine girdiğimde hepimiz mutluyduk; ‘Nasıl olsa suçsuzuz, çıkarız,’ diye düşündük. ‘Narin’e dair bir şey çıkacak,’ dedik. Ama avukatlar yanıma geldi ve o kadar şey söylendi ki… DNA belli değil dediler. O anda çöktüm. Güran ailesinin hepsini namusuyla suçladılar. Sabah namazı okununca tek başıma abdestimi alıyorum, başımı havaya kaldırıyorum, gözyaşı döküyorum. Bu adam (Nevzat Bahtiyet) biliyor, ben Narin’e ne kadar düşkündüm. Hiçbir zaman ‘Neden ben?’ diye sormadı.

“YEMİN EDERİM BU YANGINI BİZ ÇIKARMADIK”

O gün Narin benden bir şeyler istedi. ‘Kızım söz veriyorum sana alacağım’ dedim. Enes çocuklarıma da baktı. Bırakmadılar kızıma gelinlik giydireyim. Bırakmadılar kızıma kefen giydireyim. O da yetmedi kızımın mezarını dahi göremedim. Yoksulluklarla bu yaşa getirdik bir hiçbir sorun olmadı.

Narin’in o gün saçını yıkadım, son banyosuydu. Saçını taradım. Narin en son benden ne istedi? Patates istedi. Kızarttım. Şimdi bana cezaevinde patates geliyor. Ağlıyorum. Niye bize inanmıyorsunuz? 8 çocuk yoksullukla bu yaşa getirdik. Hiçbir sorun olmadı.

Ben zavallı bir anneyim. ‘Ne olur kızımı bulun’ dedim. Öldüğü hiç aklıma bile gelmedi. Aklımız hep birinin Narin’i kaçırdığıydı. Çocuktur, kendimizi kaybettik. Yemin ederim bu yangını biz çıkarmadık.

“NARİN KÖTÜLÜĞÜN OLDUĞU YERE GİTMEZ DEDİM”

Komutan bana dedi ki; ‘Narin bir şey görse sana gelir söyler mi?’ dedim, ‘Komutanım benim kızım Narin akıllıdır. Öyle bir şey varsa oraya gitmez. Eğer bir kötülük olsa Narin oraya gitmez.’ dedim. Cahilim diye mi söyledikleri her yere çekiliyor. Benim oğlum Enes çocuklara kek yapıyordu, yemek yapıyordu. Neden zarar versin Narin’e? Bu yaşa geldim, bu kadar yıllık evliyim bir Allah’ın günü çıkmıyorum dışarı.

Mahkeme, saat 16.00’a kadar duruşmaya ara verdi.