Volkswagen fabrika kapatmıştı: Elektrikli otomobiller için yolun sonu geldi mi


Haber Merkezi

MailOnline’ın yayınladığı çarpıcı bir grafik, son aylarda üç büyük elektrikli araç üreticisinin küresel satışlarında düşüş olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu durum, kamuoyunun elektrikli araç teknolojisine alışma sürecinde yaşadığı zorluklarla ilişkilendiriliyor.

TESLA VE BYD’DE DÜŞÜŞ VAR

Elon Musk’ın liderliğindeki Tesla, uzun vadede ivme kazanmış olsa da 2023’ün son çeyreğinde yakaladığı 484.500’lük satış zirvesinden sonra düşüşe geçti. 2024’ün ilk çeyreğinde bu rakam 386.800’e geriledi.

Dünyanın en büyük elektrikli araç satıcısı konumundaki Çinli otomobil üreticisi BYD de bu yılın başlarında benzer bir düşüş yaşadı.

Geçen yılın son çeyreğinde 526.000 araç satan BYD, bu yılın ilk çeyreğinde sadece 300.000’in biraz üzerinde satış gerçekleştirebildi.

VOLKSWAGEN FABRİKA KAPATIYOR

Alman otomobil devi Volkswagen de bu düşüş trendinden etkilenenler arasında. 2023’ün son çeyreğinde 239.500 elektrikli araç satan şirket, 2024’ün ilk çeyreğinde bu rakamı 136.400’e kadar düşürdü.

İkinci çeyrekte satışlar 180.800’e çıksa da bu, genel düşüşü engellemeye yetmedi. Volkswagen, bu durum karşısında üç fabrikasını kapatma ve işten çıkarmalar yapma kararı aldı.

ÜLKELER HEDEFLERİNİ TUTTURAMAYACAK

Bu düşüş trendi, İngiltere’nin 2030 yılına kadar tüm yeni benzinli ve dizel araç satışlarını durdurma hedefini de tehlikeye atabilir.

Ülkede şu anda yaklaşık 1,25 milyon elektrikli araç bulunuyor, ancak bu rakam toplam araç sayısının sadece %3,75’ine denk geliyor.

Uzmanlar, otomotiv endüstrisinin bu düşüş trendine uyum sağlaması gerektiği konusunda uyarıyor. Aksi takdirde, ülke ekonomileri büyük kayıplar yaşayabilir.

SATIŞLAR NEDEN DÜŞÜYOR

Her yeni teknolojide olduğu gibi, elektrikli araçlara geçiş de sorunsuz ilerlemiyor. Şarj altyapısının yetersizliği ve yolculuk sırasında şarjın bitmesi endişesi, sürücüler için önemli bir sorun olmaya devam ediyor.

Bunun yanı sıra, elektrikli araçlar lastik aşınması sorununa da çözüm getirmiyor. Hatta lityum iyon pillerin ağırlığı nedeniyle lastiklerin yola daha fazla baskı yapması, kauçuk parçacık kirliliğini artırarak insan sağlığını tehdit edebiliyor.

Elektrikli araçların genel olarak geleneksel araçlara göre daha düşük sera gazı emisyonlarına sahip olduğu doğru. Ancak, elektrikli bir aracın üretim aşamasında ortaya çıkan bazı gizli çevresel maliyetler de bulunuyor.

Ünlü aktör ve otomobil tutkunu Rowan Atkinson, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada elektrikli araçların “iddia edildiği gibi çevresel bir mucize olmadığını” savunarak tartışma yaratmıştı.

Atkinson, elektrikli araçların üretiminde kullanılan lityum iyon pillerin “çok sayıda nadir toprak metali” gerektirdiğini ve bu durumun çevresel etkilerini artırdığını iddia etmişti.

UZMANLAR NE DİYOR

Atkinson’ın bu iddiası, bazı bilim insanları tarafından çürütüldü. Anglia Ruskin Üniversitesi’nden otomotiv endüstrisi uzmanı Tom Stacey, elektrikli araç pillerinde nadir toprak metallerinin kullanılmadığını, bunun yerine lityum, alüminyum, nikel, manganez ve kobalt gibi elementlerin kullanıldığını belirtti.

MailOnline’a konuşan bir uzman ise nadir toprak elementlerinin elektrik motorlarının mıknatıslarında bulunduğunu, ancak elektrikli araçların pillerinde bulunmadığını açıkladı.

TARTIŞMALAR SÜRÜYOR

Atkinson, elektrikli bir otomobilin üretimi sırasında sera gazı emisyonlarının benzinli bir otomobilin üretimine kıyasla yaklaşık yüzde 70 daha fazla olduğunu öne sürdü.

Ancak akademisyenler, aktörün güvenilir olmayan kaynaklara dayanarak verdiği bilgilerin yanlış olduğunu iddia etti.

Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi’nin 2021 yılında yaptığı bir araştırma, pille çalışan elektrikli araçların tüm yaşam döngüleri boyunca en düşük sera gazı emisyonuna sahip olduğunu ortaya koydu.

GÖZETLEME ENDİŞESİ

Elektrikli araçlarla ilgili bir diğer endişe de gözetleme. Ucuz Çin yapımı elektrikli araçların, hareketleri izlemek için kullanılabilecek sensörlerle dolu olduğu ve bu durumun gizlilik ihlallerine yol açabileceği belirtiliyor.

Bu sorunların çözümü ve tartışmaların sona ermesi, elektrikli araçların yaygınlaşması ve çevresel hedeflere ulaşılması için büyük önem taşıyor.