Türkiye otonom sürüş teknolojilerine hazır mı: İşte yapılan tüm çalışmalar
Otonom sürüş teknolojisi, otomotiv sektöründe devrim yaratma potansiyeli taşıyan ve dünya genelinde hızla gelişen bir alan. Bu haberimizde, Türkiye’nin otonom sürüşe hazır olup olmadığını, yasal düzenlemelerden altyapıya, pilot projelerden uzman görüşlerine kadar birçok farklı açıdan inceleyeceğiz.
Güncellenme:
23.12.2024 – 12:35
Haber Merkezi
Otonom sürüş, temel olarak, araçların insan müdahalesi olmadan kendi kendine gidebilmesini sağlayan bir teknolojidir.
Bu teknoloji, çeşitli sensörler, kameralar ve radar sistemlerinin yanı sıra karmaşık yapay zeka algoritmalarını kullanarak çalışır.
Otonom araçlar, çevrelerini algılayabilir, diğer araçlarla iletişim kurabilir ve trafik kurallarına uyarak güvenli bir şekilde hareket edebilirler.
OTONOM SÜRÜŞÜN GELİŞİMİ
Otonom sürüş teknolojisi, araçların sensörler, kameralar ve radar sistemleri aracılığıyla çevrelerini algılamalarını ve yapay zeka algoritmaları sayesinde toplanan verileri kullanarak güvenli bir şekilde hareket etmelerini sağlar.
Bu teknoloji, yaşlılar ve engelliler gibi sürüş yeteneği kısıtlı bireyler için yaşam kalitesini artırma potansiyeli taşıyor.
Otomotiv devleri, bu alana büyük yatırımlar yapıyor ve yapay zekanın araçlara entegrasyonuyla birlikte sürücülü araç sayısının zamanla azalması bekleniyor.
Otonom sürüş teknolojileri, araçların karmaşık trafik senaryolarında bile güvenli ve verimli bir şekilde hareket etmelerini sağlar.
Örneğin, yol işaretlerini ve trafik ışıklarını okuyarak hızı ve güvenliği kontrol edebilir, diğer nesnelerden yansıyan radyo dalgalarını kullanarak çevrelerindeki engelleri tespit edebilirler.
Ancak, otonom araçların yaygınlaşması için uygun fiziksel ve dijital altyapının, doğru yasal ve düzenleyici politikaların ve sağlam kurumsal kapasitelerin oluşturulması gerekiyor.
Otonom araç teknolojileri, toplum için daha hızlı, daha güvenli ve daha uygun bir mobilite çözümü sunma potansiyeline sahip.
Akıllı şehirlerin gelişmesiyle birlikte otonom araçlar, trafik sıkışıklığını azaltabilir, hem yolcular hem de diğer yol kullanıcıları için güvenliği artırabilir ve daha keyifli bir sürüş deneyimi sunabilir.
GOOGLE’IN ÇALIŞMALARI
Google, 2009 yılında başlattığı otonom araç projesini 2016 yılında Waymo adı altında ayrı bir şirket haline getirdi. Waymo, 2018’de Arizona’da Phoenix şehrinde sınırlı bir hizmet olan Waymo One’ı başlatarak kullanıcıların otonom araçlarla seyahat etmelerine olanak tanıdı ve gerçek dünya koşullarında teknolojinin performansını test etti.
Bu teknolojinin 2025 yılı otomotiv pazarında da önemli bir rol oynaması bekleniyor. Daha güvenli, konforlu ve verimli sürüş deneyimleri sunması beklenen bu teknoloji sayesinde, otomotiv endüstrisi dönüşmeye devam edecek.
TÜRKİYE’DE MEVCUT DÜZENLEMELER VE ALTYAPI
Türkiye’de otonom araçların kullanımı, 1 Aralık 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Tam Otonom Araçların Otonom Sürüş Sistemine İlişkin Motorlu Araçların Tip Onayı Hakkında Yönetmelik” ile yasal güvence altına alındı.
Bu yönetmelik, Avrupa Birliği standartları esas alınarak hazırlandı ve otonom araç teknolojilerinin geliştirilmesi ve düzenlenmesi açısından önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Yönetmeliğe göre, otomotiv üreticileri, otonom teknolojileri sürücülere sunmak için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan tip onayı almak zorunda.
Şimdilik, yalnızca sabit bir güzergahta veya belirli bir otopark alanı içerisinde otonom sürüş özelliklerine sahip araçlar kullanılabiliyor.
Yönetmelik, ADS (Otonom Sürüş Sistemi) özellikli, çift modlu araçlar da dahil olmak üzere belirlenmiş alanda insan veya mal taşımacılığı için tasarlanmış ve imal edilmiş tam otonom araçların kullanım alanlarını da belirliyor.
Yönetmelik kapsamında, M ve N kategorisi tam otonom araçların otonom sürüş sistemlerine ilişkin tip onayı veriliyor.
M sınıfı araçlar, en az dört tekerlekli, motorlu yolcu taşıma amaçlı araçları, N sınıfı araçlar ise yük taşımacılığı için kullanılan motorlu araçları ifade ediyor.
Yeni düzenleme, N (yük taşıma araçları) ve M (mopedler) kategorisindeki otonom araçlar için özel test prosedürleri belirliyor.
Araç üreticilerinin tip onayı alabilmesi için, otonom sürüş sisteminin teknik özelliklerini ayrıntılı bir şekilde sunması ve araçların bağımsız onay kuruluşları veya teknik servisler tarafından belirlenen testlerden geçmesi gerekiyor.
TÜRKİYE’DEN OTONOM SÜRÜŞ ADIMLARI
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, yerli ve milli kaynakları kullanarak, verimli, güvenli ve çevreci akıllı ulaşım sistemleri (AUS) oluşturulması amacıyla mevcut altyapıyı “otonom sürüşe” uygun hale getirecek adımlara odaklandı.
Bakanlık, şehirlerde sürdürülebilir, çevreci, verimli, konforlu ve güvenli ulaşım hizmetlerinin sunulmasını amaçlayan AUS ile ilgili çalışmaların koordine edilmesi, mevzuat düzenlemelerinin yapılması, strateji ve politikaların belirlenmesine ilişkin çalışmalar yürütüyor.
Bu çalışmaların amacı, ülkede tüm ulaşım modlarına entegre, güncel teknolojileri kullanan, yerli ve milli kaynaklardan yararlanan, verimli, güvenli, etkin, yenilikçi, dinamik, çevreci, katma değer sağlayan ve sürdürülebilir akıllı bir ulaşım ağı oluşturmak.
AUS Türkiye tarafından düzenlenen 4. Akıllı Ulaşım Sistemleri Zirvesi’nde (SUMMITS’24), ICA, “Ülkemiz Otoyolları Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Seviye 4 Otonom Sürüş Özelliğine Sahip Araçlar Tarafından Kullanımına Hazır Hale Getirilmesi” başlıklı projesiyle “AUS Türkiye Özel Ödülü”ne layık görüldü.
Bu proje kapsamında Ford Otosan’ın geliştirdiği otonom TIR, ICA’nın kapalı yolunda bulunan AUS sistemlerinden faydalanarak otonom araç sürüş testlerini gerçekleştirdi.
Bu testler, Türkiye’de Seviye 4 otonom sürüş teknolojisinin otoyol altyapısıyla entegrasyonunun ilk adımları olarak kabul ediliyor.
TÜRKİYE’DEKİ OTONOM SÜRÜŞ PROJELERİ
Türkiye’de otonom sürüş teknolojisinin geliştirilmesi ve test edilmesi amacıyla birçok pilot proje ve girişim yürütülüyor. Bu projeler, otonom araçların farklı kullanım alanlarını ve potansiyel faydalarını değerlendirmeyi amaçlıyor.
Ford Trucks, Türkiye’de bir ilk olarak geliştirdiği Seviye-4 Otoyol Pilotu teknolojisine sahip kamyonunu, ICA Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu’nun özel olarak hazırladığı trafiğe kapalı otoyolda test etti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun da katıldığı test sürüşünde, kamyon, lojistik merkezler arasındaki taşımacılık faaliyetlerini, güvenlik sürücüsünün gözetiminde otonom olarak gerçekleştirdi.
Bu proje, Türkiye’nin taşımacılık altyapısına geleceğin teknolojilerini kazandırmayı ve taşımacılığı daha verimli, güvenli ve çevre dostu hale getirmeyi amaçlıyor.
Ford Otosan ve AVL, kamyonlar için otonom sürüş geliştirme konusundaki işbirliklerine “Seviye 4 Otoyol Pilotu” teknolojisiyle devam ediyor.
Bu teknoloji sayesinde kamyonlar, lojistik merkezler arasındaki taşımacılık faaliyetlerini otonom olarak gerçekleştirebilecek.
Sınıfının en iyisi lidar, radar, kamera sensörleri ve görev bilgisayarı ile donatılmış iki adet Uluslararası Yılın Kamyonu ödüllü Ford Trucks F-MAX, Türkiye ve Almanya yollarında veri topluyor. Toplanan veriler, yapay zeka temelli algılama ve karar verme algoritmalarını eğitmek ve test etmek için kullanılacak.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Karayolları İstanbul Bölge Müdürlüğündeki Hasdal-İstanbul Havalimanı arasındaki 30 kilometrelik kesimde K-AUS Test ve Uygulama Koridoru kuruyor.
Bu koridorda, AUS’tan elde edilen veriler araç içi ünitelere iletilecek ve araç-araç, araç-altyapı haberleşmesi sağlanarak trafiğin etkin ve verimli kullanılması sağlanacak.
Yol durumu hakkında elde edilen güncel bilgiler, Akıllı Ulaşım Sistemleri Merkezleri üzerinden sürücülere anlık olarak bildirilecek.
Ayrıca, gelişen teknolojilerle birlikte 5G gibi yeni haberleşme altyapılarının da testlerinin bu koridorda yapılması planlanıyor.
YENİ PROJELER HAYATA GEÇİYOR
Okan Üniversitesi, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti finansmanıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında “Açık İnovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu” Projesi’ni hayata geçirdi.
OPINA adı verilen bu platform, ulusal ve uluslararası düzeyde akıllı, haberleşen ve otonom araç yazılım ve donanım geliştirme alanında, açık inovasyon metodolojisini kullanarak, yazılım ve donanım geliştirme, simülasyon, test, sertifikasyon, eğitim ve mentorlük hizmetleri sunacak.
38 PROJE DESTEKLENİYOR
Türkiye’de yüksek teknolojili ürünlerin geliştirilmesine ve üretilmesine odaklanan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile mobilite sektöründe toplam büyüklüğü 32 milyar lirayı aşan 38 yatırım projesi destekleniyor.
Bu projeler arasında akıllı şehir içi elektrikli toplu taşıma araçlarının geliştirilmesi ve seri üretimi, ileri seviye sürüş destek sistemleri, otonom araçlarda kullanılacak akıllı kamera sistemleri ve elektrikli araçlar için şarj ekosistemi yatırımları yer alıyor.
OTONOM SÜRÜŞ İÇİN UZMAN GÖRÜŞLERİ
Uzmanlar, otonom araç teknolojilerinin hızla geliştiğini ve tüketicilerin bir süredir hız sabitleyici, park yardımı, şerit takip sistemi, araç üstü kameralar ve otomatik fren sistemleri gibi otonom sürüş özelliklerini kullandığını belirtiyor.
Bu özellikler, insan müdahalesini teknoloji desteğiyle birleştirerek sürücünün gerekirse aracın kontrolünü ele almasına izin veriyor.
Otonom araçların amacı, nihayetinde güvenliği artırmak ve sürücü hatalarından kaynaklanan karayolu kazalarının sayısını azaltmak. Bu noktada, otonom bileşenlerin yazılım geliştiricileri ve teknoloji sağlayıcıları, tüketici güvenliği için kritik bir rol oynuyor.
Otonom araçların kullanılma şekline göre klasik araba mimarisinde değişiklikler olabileceği öngörülüyor.
Örneğin, tamamen otonom araçlarda direksiyon, fren ve gaz pedalı gibi ekipmanlara ihtiyaç duyulmayabilir. Bu da araç tasarımında ve iç mekan düzenlemelerinde önemli değişikliklere yol açabilir.
Otonom sürüş, her anlamda bir yarış halini aldı. Bu yarışta, bir yanda mühendisler teknolojik geliştirmeler yaparken, diğer yanda yasa koyucular yasal çerçeveyi oluşturmaya çalışıyor.
Türkiye’de de otonom araçların geliştirilmesi ve yaygınlaşması amacıyla mevzuat ve altyapı çalışmaları devam ediyor.
TAM OTONOM SÜRÜŞE NE ZAMAN GEÇİLECEK
Tam otonom araçların (Seviye 5) ne zaman trafiğe çıkacağı ise hala belirsizliğini koruyor.
Uzmanlar, 2025 yılının bu hedefe ulaşmak için henüz erken olabileceğini, çünkü Seviye 5 otonom sürüş için gerekli altyapı ve yapay zeka teknolojilerinin henüz tam olarak gelişmediğini belirtiyor.
Otonom araç teknolojilerinin tarihi 1920’lere dayanıyor. 1925 yılında Fransız bir elektrik mühendisinin radyo kontrollü bir araç sürmesiyle gündeme gelen bu fikir, 1939 yılında General Motors ve Amerika Sarnoff Laboratuvarı’nın ortak çalışmaları sonucunda New York Dünya Fuarı’nda halka sunuldu.
KPMG’nin Otonom Araçlara Hazırlık Endeksi’ne göre, birçok ülke otonom araçlara geçiş için önemli adımlar atıyor.
Otonom araçların test edilmesi, geliştirilmesi ve teşvik edilmesi için etkili politikaları devreye alan Singapur, bu yılki endekste Hollanda’yı geçerek ilk sıraya yerleşti. Yerli otomobile öncelik veren Türkiye’nin ise bu endekste daha alt sıralarda yer aldığı görülüyor.
OTONOM SÜRÜŞÜN DEZAVANTAJLARI
Otonom sürüş teknolojisinin birçok avantajı olmasına rağmen, bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu dezavantajlar, teknolojinin yaygınlaşması öncesinde dikkatlice değerlendirilmeli ve çözümler üretilmeli.
Otonom araçların en önemli dezavantajlarından biri, siber güvenlik riskleridir. Bu araçlar, bilgisayar sistemleri tarafından kontrol edildiği için siber saldırılara karşı savunmasız olabilirler.
Bir siber saldırı sonucunda aracın kontrolü ele geçirilebilir ve kazalara veya diğer güvenlik ihlallerine yol açabilir.
Bir diğer dezavantaj ise, otonom araçların etik ikilemler yaratabilmesidir. Örneğin, bir kaza durumunda aracın kimi koruması gerektiği gibi sorulara cevap vermek zor olabilir. Bu tür etik ikilemler, otonom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte daha da önem kazanacak ve toplumda tartışmalara yol açabilecektir.
Ayrıca, otonom araçların işsizlik yaratma potansiyeli de bulunuyor. Özellikle taşımacılık sektöründe, otonom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte birçok sürücü işini kaybedebilir. Bu durum, sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabilir ve otonom araçlara geçiş sürecinde dikkatlice ele alınması gereken bir konudur.
SON SÖZLER…
Otonom sürüş teknolojisinin Türkiye’de gelecekte daha da yaygınlaşması bekleniyor. Yasal düzenlemelerin tamamlanması, altyapının geliştirilmesi ve yerli üretimin desteklenmesiyle birlikte Türkiye, otonom araç teknolojilerinde önemli bir oyuncu haline gelebilir.
Otonom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte, şehirlerimizdeki ulaşım sistemleri daha verimli, güvenli ve çevre dostu hale gelebilir.
Ayrıca, otonom araçlar, engelliler ve yaşlılar gibi ulaşımda zorluk çeken bireyler için daha fazla bağımsızlık ve hareketlilik sağlayabilir.