İsrail’in Gazze saldırıları sonrası Avrupa’da İslamofobi yükselişe geçti
Avrupa’da Müslüman karşıtlığını mercek altına alan Avrupa İslamofobi Raporu, İsrail’in Gazze’deki katliamları sonrası Batı’daki Müslüman karşıtlığının arttığını ortaya koydu.
AA
Avrupa İslamofobi Raporu, düzenlenen çevrim içi basın toplantısıyla duyuruldu.
ABD ve Avrupa’da bulunan birçok enstitü ve kuruluş tarafından desteklenen raporda Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü’nün Avrupa ülkeleri tarafından tanınması, İsrail’in Gazze’deki katliamlarının Avrupa’da Müslüman karşıtlığını yükseltmesi, Batı’daki ana akım medya ve sosyal medyada Müslümanlara yönelik dezenformasyon, kurumsal ayrımcılık, Avrupa ülkelerindeki İslam ve göçmen karşıtı olaylar gibi konular ele alındı.
Türk Alman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Enes Bayraklı ile William and Mary Üniversitesi’nden Doç. Dr. Farid Hafez’in editörlüğünde hazırlanan raporda Avrupa’daki aşırı sağcı partilerin İslamofobiyi siyasi kazanımlar için kullanmasının siyasi ve kurumsal ayrımcılığı artırdığına dikkati çekildi.
FRANSA’DA MÜSLÜMAN KARŞITLIĞI KURUMSAL HALE GELİYOR
Avrupa İslamofobi Raporu’nun Fransa başlığını kaleme alan Liverpool Üniversitesi’nden Kawtar Najib, Gazze’deki katliamlarda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrail yanlısı açıklamalarının ülkedeki Müslümanlara karşı uygulanan kurumsal ırkçılığın görünür hale gelmesine neden olduğunu belirtti.
Najib, Fransa hükümetinin başörtüsünü okullarda yasaklamasının ülkedeki Müslüman öğrenciler ve ailelerini endişelendirdiğini ifade etti.
Müslüman kızların okula gitmek istemediğini söyleyen Najib, bu uygulamanın ülkedeki Müslüman karşıtlığının kurumsal bir hale geldiğini gösterdiğine dikkati çekti.
Fransa hükümetinin Müslüman kadınların giydiği elbiseleri yasaklamaya çalışmasının da Müslüman karşıtlığı ile açıklanabileceğini dile getiren Najib, sosyal medya ve ana akım medyanın Gazze katliamlarını yorumlarken Müslüman karşıtı stereotip ve ayrımcı kelimeler kullanmasının normalleştiğine değindi.
Najib, 27 Haziran 2023’te 17 yaşındaki Nahel Merzouk’un trafik çevirmesi sırasında öldürülmesinin ardından ilk başta vuran polis memurunun tutuklanmamasının Müslümanları endişelendirdiğini ve hükümet karşıtı barışçıl eylemler yapıldığını söyledi.
Najib ayrıca polis sendikasının eylemler sırasında Fransa’daki siyahi, Arap ve Müslümanlara yönelik söylenen ırkçı, “Haşereler ve vahşiler ordusu” sözüyle açıklama yapmasının rapora geçtiğini bildirdi.
İSVİÇRE’DE GÖÇMEN KARŞITLIĞI MÜSLÜMAN KARŞITLIĞINI ARTIRDI
Raporun İsviçre kısmını hazırlayan araştırmacı Nadia Lahdili, ülkedeki göçmen karşıtlığının arttığını ve bunun da Müslüman karşıtlığına neden olduğunu söyledi.
Lahdili, 2023 yılında İsviçre’de 876 ırk ayrımcılığı ve 62 Müslüman karşıtı vaka da dahil olmak üzere bin 1058 İslamofobik olay kaydedildiğini ifade etti.
Rapora göre İsviçre’de en fazla iş yerlerinde ve kamu kurumlarında Müslüman karşıtlığına rastlanıldığını dile getiren Lahdili, özellikle başörtülü kadınların iş yerlerinde yükselmesinin engellendiğini ve İslamofobik saldırılara maruz kaldığını aktardı.
Lahdili, yapılan araştırmalarda başörtüsü veya burka giymenin çoğu zaman aşırıcılık belirtileri olduğuna ve İsviçre değerlerine bir tehdit olarak yorumlandığına değindi.
Seçim dönemi İslami giyimin politikacılar tarafından istismar edilerek Müslümanların damgalandığını anlatan Lahdili, politikacıların toplumdaki kurumsal Müslüman karşıtlığını artırdığını anlattı.
İsviçre’deki aşırı sağcılık yükselişte olup 2023 yılında rapor edilen vaka neredeyse iki katına çıktı.
BAZI SIRP İSİMLER BOSNA’DA İSLAMOFOBİ’NİN BÜYÜMESİNE NEDEN OLDU
Bosna Hersek’in 2023’te tarihi geçmişe dayanan kalıcı bir İslamofobi ile karşı karşıya kaldığını anlatan Saraybosna Üniversitesi’nden Hikmet Karcic, ülkedeki olayların Fransa ve İsviçre’de yaşanan olaylarla benzerlik gösterdiğini söyledi.
Radikal Sırp milliyetçisi Milorad Dodik gibi toplumun önde gelen liderlerinin gerilimi tırmandırmasıyla düşmanca söylemlerin Saraybosna’nın çok kültürlü yapısını zayıflattığını belirtti.
Sırpların Avrupa’daki aşırı sağcı müttefiklerinden ekonomik destek almak için ülkedeki Müslümanlara karşı geliştirdiği dilin Sırp olmayan nüfusu radikalleştirmekten başka bir işe yaramadığı belirtildi.
Ülkedeki birkaç caminin mühürlendiği belirtilerek bunun kültürel mirası silme çabaları ve cami yapılacak araziye bir otel yapılmasının da ülkedeki İslamofobiyi artırma girişimi olduğunun altı çizildi.
Sosyal medyada Müslüman Boşnaklara yönelik ulusal kimliğin altını oymayı amaçlayan gönderiler yayınlanmasının vatandaşlar arasında korku ve güvensizliği pekiştirdiği tespit edildi.
Rapora göre Kanadalı-Sırp film yapımcısı Boris Malagurski de dahil olmak üzere Sırp Ortodoks Kilisesi ve önde gelen Sırp siyasetçiler İslamofobinin yayılmasına katkıda bulundu.
AVUSTURYA’DA RADİKALLİK KARŞITI ATÖLYELER DÜZENLENDİ
Farid Hafez, raporda öne çıkan konuların başında Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendi düşmanlarını karalamak ve itibar suikastı yaptırmak için belirli gruplara para verdiğinin ortaya çıkması olduğunu ve bunun Avusturya’da Müslüman karşıtlığının artmasına yol açtığını söyledi.
Avusturya’da Müslüman karşıtı grupların BAE tarafından finanse edildiğinin belirlenmesinin ardından bu olay hiç yaşanmamış gibi kapatılmaya çalışıldığını aktaran Hafez, hiçbir gazetenin ya da siyasetçinin olay ortaya çıkınca konuşmamasının ülkedeki kurumsal İslamofobinin bir göstergesi olduğunu anlattı.
Hafez, 7 Ekim’de başlayan İsrail’in Gazze’deki katliamlarının ardından ülkede bir çok değişiklik olduğunu söyledi.
Rapora göre Avusturya okullarında radikallik karşıtı atölyeler düzenlenerek İslamofobik söylemlerde bulunuldu ve Filistin’i destekleyen eylemler yapılmasın diye okullara polisler yerleştirildi.
Savaş karşıtı ve ateşkes için yapılan protestolar polis güçleri tarafından bastırıldı, eylemler Hamas yanlısı bir duruş olarak tanımlandı.
Avusturya’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ateşkese karşı oy kullanan 10 ülke arasında yer aldığı da hatırlatıldı.