Erken tanı ile görme kaybına son: Kornea tedavisinde yeni dönem


Haber Merkezi

Kornea körlüğü tarih oluyor…

Kornea, gözün en ön kısmında yer alan, ışığı odaklama ve gözü dış etkenlerden koruma görevine sahip, görme işlevinde büyük rolü olan, gözün eğimli saydam tabakası.

MİLYONLARCA KİŞİDE KÖRLÜĞE NEDEN OLABİLİYOR

Gözün en dıştaki şeffaf tabakası olan kornea, aynı zamanda dünya çapında on iki milyondan fazla kişide körlüğün nedeni.

Çevresel faktörlere karşı açık bir yapıya sahip olan bu doku, enfeksiyonlar, yaralanmalar ve alerjik reaksiyonlar nedeniyle hasar görebiliyor.

Bu tür hasarlar görme kayıplarına yol açabileceği gibi, ilerleyen evrelerde kornea nakli gibi ileri tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulmasına neden olabiliyor.

TÜRK UZMANLAR YENİ YÖNTEM GELİŞTİRDİ

Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Yıldırım, kornea hastalıklarının erken teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabileceğini belirterek, keratokonus gibi genç yaşlarda görülen hastalıkların doğru müdahalelerle ilerlemesinin durdurulabileceğini ifade etti.

Ayrıca Prof. Dr. Yıldırım, kök hücre tedavileri ve gelişmiş cerrahi teknikler sayesinde görme kaybı yaşayan hastalara umut olunduğunu vurguladı.

ERKEN TANININ ÖNEMİ

Prof. Dr. Yıldırım, keratokonus hastalığının özellikle genç erişkin bireylerde görülen ciddi bir sorun olduğunu ifade ederek, “Bu hastalık çocukluk çağında başlayabilir ve ilerleyerek düzensiz astigmatizma ile kalıcı görme kaybına yol açabilir. Erken tanı koyduğumuz hastalarda ‘vitaminli ışık tedavisi’ gibi yöntemlerle hastalığın ilerlemesini durdurabiliyoruz.” dedi.

KORNEA NAKLİNDE YENİ DÖNEM

Kornea naklinin ileri evre kornea hastalıklarında uygulandığını aktaran Prof. Dr. Yıldırım, günümüzde kullanılan modern tekniklerin başarı oranını artırdığını belirtti.

Prof. Dr. Yıldırım, “Artık dikişsiz ameliyat teknikleri ile astigmatizmanın artışını önleyebiliyor, hastaların görme seviyelerini yüzde yüzlere ulaştırabiliyoruz. Ayrıca, kornea hastalıklarının tedavisinde kök hücre uygulamalarının başarıyla kullanılmaktadır. Özellikle kimyasal yaralanmalarda ve kök hücre kayıplarında, hastanın sağlıklı gözünden ya da birinci derece yakınlarından alınan doku ile başarılı sonuçlar alıyoruz.” diye konuştu.

“KONTROLLERİ İHMAL ETMEMEMİZ GEREKİYOR”

Prof. Dr. Yıldırım, kornea hastalıklarının tedavisinde erken tanının ve düzenli takibin önemine vurgu yaparak, “Enfeksiyon ve keratokonus gibi hastalıkların erken teşhis edilmesi, kornea nakli gereksinimini ortadan kaldırabilir. Hastalarımızın düzenli göz kontrollerini ihmal etmemesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

KORNEA BAĞIŞI VE GÖZ BANKALARININ ÖNEMİ

Kornea naklinin başarıyla uygulanabilmesi için organ ve doku bağışının hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yusuf Yıldırım şöyle devam etti:

Ülkemizde göz bankaları sistemi sayesinde hastaların ihtiyaç duyduğu kornea dokularına erişim daha düzenli ve hızlı bir şekilde sağlanabiliyor. Ancak bağış oranlarının artması, daha fazla hastanın görme yetisini geri kazanmasına olanak tanıyabilir. Özellikle kornea naklinin yüzde yirmilerin altına düşen görme kayıplarında etkili bir tedavi yöntemi olduğunu düşünürsek, organ bağışının yalnızca bir iyilik değil, birçok kişi için bir umut ışığı olduğunu unutmamalıyız.