Uzmanlar dolarizasyon algısına dikkat çekti! Kritik açıklama

0
126

Uzmanlar dolarizasyon algısına dikkat çekti! Kritik açıklama

Gerek 2022 yılındaki yüzde 64,27 oranındaki, gerekse 2023 ilk 4 aylık yüzde 39,59 oranındaki enflasyonun içinde; son 18 aylık süreç de yaşanan devalüasyonun, pandemi sonrasında gerçekleşen uluslararası emtia fiyatlarındaki artışın, uluslararası piyasadaki emtia fiyatlarının yaratmış olduğu enflasyona ek olarak ülkelerin faiz oranlarını artırması, dünyanın bütünündeki ekonomik çevredeki sert esen rüzgarların, bu rüzgarlarla Türkiye’nin yakın bir seçim ortamında yakalanması, radikal kararlar alınamaması ve sonucunda gerçekleşen fiyat davranış kalıplarındaki değişiminin önemli payı var.

Türkiye’nin Nisan 2023 itibariye bu enerji grubunda varlıkların ithalatı bir önceki döneme göre yaklaşık 3 milyar dolar azalmıştır. Miktar belki aynıdır. Fakat değerdeki düşüş ithalat değerlerini de düşürmektedir. Bu şekilde yaklaşık 14 milyar dolar Türkiye’nin 2023 yılında tasarrufu olacaktır, 2022 yılı verilerine göre. Bu tasarruf, enerji fiyatlarının, dış ticaret açığına baskısını önemli oranda azaltacaktır. Ayrıca sanayicinin ucuz enerji kaynağı kullanmasına imkan sağlayacak ve rekabet gücünü artıracaktır.

Özellikle 2021 yılında başlayan ve 2022 yılında maksimum noktaya gelen Türkiye’nin negatif reel faiz; yeni Hazine ve Maliye Bakanı’nın atanmasının etkisiyle, uluslararası emtia fiyatlarının etkisiyle, üreticilerin üretim maliyetlerindeki enerji maliyetlerinin düşmesi sebebiyle maliyet enflasyonu ortamının olmaması sebebiyle, Mevcut Cumhurbaşkanlığı’nın güven tazelemesi ve 5 yıl gibi önemli bir sürede kalıcı ekonomik politikaları uygulayabilecek olması sebebiyle, kararlılık ve çalışma vurgusunun ön plana alınması ile, minimum noktaya indirilebilir ve uluslararası yatırımcının ülkeye pozitif bakması tesis edilebilir.

Bu pozitif yaklaşım büyüyen bir ülkede öncelikle menkul kıymet yatırımlarında yabancı yatırımcının artmasına ve sonrasında önemli oranda doğrudan yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasına imkan sağlayacaktır. Böyle bir ekonomik ortam ‘zaten hiç olmayan temerrüt olasılığı’ olmasına rağmen ülke kredi risk puanını hızlı bir şekilde aşağıya çekecektir. Türkiye için olması gereken 6 aylık kredi risk puanı 30 puandır. Bu hedefe doğru ekonomik adımlar gerçekleşecektir.

Bu süreçte tek sorun vatandaşta yer alan ‘Dolarizasyon’ algısıdır. Bu algı ile mücadele edilmelidir. Zira gerek 14 Mayıs 2023 gerekse 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan seçimler öncesinde insanlara dövizde yükseliş olacağı algısı yüklenmiş ve hatta basına yansıdığı gibi valizlerle insanlar İstanbul Kapalıçarşı’dan yabancı para almaya koşturmuşlardır. Bu davranış kalıbı gerçekte bir ‘Ekonomik Terör’dür. Aynı zamanda kayıtlı ekonomi üzerinde soru işareti önemli bir konudur.

Döviz/TL’deki artışlar piyasaları hareketlendirdi. Uzmanlardan da yorum geldi.

Döviz kurunu belirleyen ülkeler arasında, enflasyon oranları arasındaki farklar önemli.

Enflasyon oranı daha yüksek olan ülkenin parası, konvertibilite olan diğer ülkenin parası karşısında değer kaybediyor.

Bu sürecin Türkiye’de farklı gerçekleştiğini ifade eden ekonomist Prof. Dr. Mahmut Demirbaş, yaşanan tabloyu şöyle açıklıyor:

Enflasyonla dolarizasyon arasında sıkı bağlar var.

Demirbaş, bu veriler ışığında şu değerlendirmede bulundu:

Demirbaş, ekonomi alanında alınacak yolda sahada olan işçi, memur, çiftçi ve sanayiciye de çok iş düştüğünü belirterek, seçim sürecinde tespit ettiği bir gözlemini dile getirdi:

Demirbaş, açıklamasını “Dolarizasyon algısının ortadan kaldırılması insanların fiyatlama alışkanlıklarını da belirli bir düzeyde tutmasına da imkan sağlayacaktır.” diyerek noktalandırdı.

Gerek 2022 yılındaki yüzde 64,27 oranındaki, gerekse 2023 ilk 4 aylık yüzde 39,59 oranındaki enflasyonun içinde; son 18 aylık süreç de yaşanan devalüasyonun, pandemi sonrasında gerçekleşen uluslararası emtia fiyatlarındaki artışın, uluslararası piyasadaki emtia fiyatlarının yaratmış olduğu enflasyona ek olarak ülkelerin faiz oranlarını artırması, dünyanın bütünündeki ekonomik çevredeki sert esen rüzgarların, bu rüzgarlarla Türkiye’nin yakın bir seçim ortamında yakalanması, radikal kararlar alınamaması ve sonucunda gerçekleşen fiyat davranış kalıplarındaki değişiminin önemli payı var.

Türkiye’nin Nisan 2023 itibariye bu enerji grubunda varlıkların ithalatı bir önceki döneme göre yaklaşık 3 milyar dolar azalmıştır. Miktar belki aynıdır. Fakat değerdeki düşüş ithalat değerlerini de düşürmektedir. Bu şekilde yaklaşık 14 milyar dolar Türkiye’nin 2023 yılında tasarrufu olacaktır, 2022 yılı verilerine göre. Bu tasarruf, enerji fiyatlarının, dış ticaret açığına baskısını önemli oranda azaltacaktır. Ayrıca sanayicinin ucuz enerji kaynağı kullanmasına imkan sağlayacak ve rekabet gücünü artıracaktır.

Özellikle 2021 yılında başlayan ve 2022 yılında maksimum noktaya gelen Türkiye’nin negatif reel faiz; yeni Hazine ve Maliye Bakanı’nın atanmasının etkisiyle, uluslararası emtia fiyatlarının etkisiyle, üreticilerin üretim maliyetlerindeki enerji maliyetlerinin düşmesi sebebiyle maliyet enflasyonu ortamının olmaması sebebiyle, Mevcut Cumhurbaşkanlığı’nın güven tazelemesi ve 5 yıl gibi önemli bir sürede kalıcı ekonomik politikaları uygulayabilecek olması sebebiyle, kararlılık ve çalışma vurgusunun ön plana alınması ile, minimum noktaya indirilebilir ve uluslararası yatırımcının ülkeye pozitif bakması tesis edilebilir.

Bu pozitif yaklaşım büyüyen bir ülkede öncelikle menkul kıymet yatırımlarında yabancı yatırımcının artmasına ve sonrasında önemli oranda doğrudan yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasına imkan sağlayacaktır. Böyle bir ekonomik ortam ‘zaten hiç olmayan temerrüt olasılığı’ olmasına rağmen ülke kredi risk puanını hızlı bir şekilde aşağıya çekecektir. Türkiye için olması gereken 6 aylık kredi risk puanı 30 puandır. Bu hedefe doğru ekonomik adımlar gerçekleşecektir.

Bu süreçte tek sorun vatandaşta yer alan ‘Dolarizasyon’ algısıdır. Bu algı ile mücadele edilmelidir. Zira gerek 14 Mayıs 2023 gerekse 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan seçimler öncesinde insanlara dövizde yükseliş olacağı algısı yüklenmiş ve hatta basına yansıdığı gibi valizlerle insanlar İstanbul Kapalıçarşı’dan yabancı para almaya koşturmuşlardır. Bu davranış kalıbı gerçekte bir ‘Ekonomik Terör’dür. Aynı zamanda kayıtlı ekonomi üzerinde soru işareti önemli bir konudur.

Gerek 2022 yılındaki yüzde 64,27 oranındaki, gerekse 2023 ilk 4 aylık yüzde 39,59 oranındaki enflasyonun içinde; son 18 aylık süreç de yaşanan devalüasyonun, pandemi sonrasında gerçekleşen uluslararası emtia fiyatlarındaki artışın, uluslararası piyasadaki emtia fiyatlarının yaratmış olduğu enflasyona ek olarak ülkelerin faiz oranlarını artırması, dünyanın bütünündeki ekonomik çevredeki sert esen rüzgarların, bu rüzgarlarla Türkiye’nin yakın bir seçim ortamında yakalanması, radikal kararlar alınamaması ve sonucunda gerçekleşen fiyat davranış kalıplarındaki değişiminin önemli payı var.

Türkiye’nin Nisan 2023 itibariye bu enerji grubunda varlıkların ithalatı bir önceki döneme göre yaklaşık 3 milyar dolar azalmıştır. Miktar belki aynıdır. Fakat değerdeki düşüş ithalat değerlerini de düşürmektedir. Bu şekilde yaklaşık 14 milyar dolar Türkiye’nin 2023 yılında tasarrufu olacaktır, 2022 yılı verilerine göre. Bu tasarruf, enerji fiyatlarının, dış ticaret açığına baskısını önemli oranda azaltacaktır. Ayrıca sanayicinin ucuz enerji kaynağı kullanmasına imkan sağlayacak ve rekabet gücünü artıracaktır.

Özellikle 2021 yılında başlayan ve 2022 yılında maksimum noktaya gelen Türkiye’nin negatif reel faiz; yeni Hazine ve Maliye Bakanı’nın atanmasının etkisiyle, uluslararası emtia fiyatlarının etkisiyle, üreticilerin üretim maliyetlerindeki enerji maliyetlerinin düşmesi sebebiyle maliyet enflasyonu ortamının olmaması sebebiyle, Mevcut Cumhurbaşkanlığı’nın güven tazelemesi ve 5 yıl gibi önemli bir sürede kalıcı ekonomik politikaları uygulayabilecek olması sebebiyle, kararlılık ve çalışma vurgusunun ön plana alınması ile, minimum noktaya indirilebilir ve uluslararası yatırımcının ülkeye pozitif bakması tesis edilebilir.

Bu pozitif yaklaşım büyüyen bir ülkede öncelikle menkul kıymet yatırımlarında yabancı yatırımcının artmasına ve sonrasında önemli oranda doğrudan yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasına imkan sağlayacaktır. Böyle bir ekonomik ortam ‘zaten hiç olmayan temerrüt olasılığı’ olmasına rağmen ülke kredi risk puanını hızlı bir şekilde aşağıya çekecektir. Türkiye için olması gereken 6 aylık kredi risk puanı 30 puandır. Bu hedefe doğru ekonomik adımlar gerçekleşecektir.

Bu süreçte tek sorun vatandaşta yer alan ‘Dolarizasyon’ algısıdır. Bu algı ile mücadele edilmelidir. Zira gerek 14 Mayıs 2023 gerekse 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan seçimler öncesinde insanlara dövizde yükseliş olacağı algısı yüklenmiş ve hatta basına yansıdığı gibi valizlerle insanlar İstanbul Kapalıçarşı’dan yabancı para almaya koşturmuşlardır. Bu davranış kalıbı gerçekte bir ‘Ekonomik Terör’dür. Aynı zamanda kayıtlı ekonomi üzerinde soru işareti önemli bir konudur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz