İzmir’de kuraklığa karşı ‘baklava’ ve ‘hilal’ set yöntemi

0
138

İzmir’de kuraklığa karşı ‘baklava’ ve ‘hilal’ set yöntemi

Biri ‘negrin’ dediğimiz baklava sistemi, bunu biz uyarladık. Aslında negarim, İsrail’in Negev Çölü’nde kullanılmaya başlanan ve Fas, Tunus gibi yerlerde de görünen bir sistem. Şekli baklavaya benzediği için ‘baklava’ sistemi olarak adlandırarak sahada uyguladık. Bunun yanında ‘hilal set’ sistemleri var. Bu iki sistemi bizim geleneksel olarak kullandığımız ormancılık saha çalışmalarıyla karşılaştıracağız. Kuraklığa dayanıklı saçlı meşe, fıstık çamı dikimlerimizi yaptık ve bundan sonra izleyeceğiz. Baklava, hilal set ve normalde kullandığımız geleneksel dikim yöntemleri ile hangisinde daha fazla su tutuluyor, daha fazla ağaç ve bitki büyümesi meydana geliyor, inceleyeceğiz.

Bir yılda yağan yağmurun 4-5 saat içinde belirli bölgeye düştüğünü görüyoruz. Bu ister istemez sel ve su baskını gibi problemlerin oluşmasına, erozyona sebep oluyor. Kentlerde bu problemler daha ağır şekilde hissediliyor. Çünkü, toprak yüzeyi asfalt ve betonlarla kaplı olduğu için yağan yağmur direkt olarak yüzeysel akışa geçiyor ve kısa zamanda sele ve su taşkınlarına dönüşüyor. Bu sistemleri kentlerde de kullanmak mümkün. Yurt dışında kullanan şehirler var.

Hilal seti, mini cepler, cep park gibi ya da sünger gibi düşünebiliriz. Kentlere düşen yağışları bu gibi cep parklar içinde tutarak ve buraya da kuraklığa uygun bitki türleri ile bitkilendirerek hem kentin peyzajını ve görünümünü güzelleştirmek hem de sel ve su baskınlarını azaltmak mümkün. Bu tür sistemleri uygulayan şehirlere sünger şehirler diyorlar. Ülkemizde de bunun uygulaması açısından özellikle İzmir için büyük bir potansiyeli var.

Biri ‘negrin’ dediğimiz baklava sistemi, bunu biz uyarladık. Aslında negarim, İsrail’in Negev Çölü’nde kullanılmaya başlanan ve Fas, Tunus gibi yerlerde de görünen bir sistem. Şekli baklavaya benzediği için ‘baklava’ sistemi olarak adlandırarak sahada uyguladık. Bunun yanında ‘hilal set’ sistemleri var. Bu iki sistemi bizim geleneksel olarak kullandığımız ormancılık saha çalışmalarıyla karşılaştıracağız. Kuraklığa dayanıklı saçlı meşe, fıstık çamı dikimlerimizi yaptık ve bundan sonra izleyeceğiz. Baklava, hilal set ve normalde kullandığımız geleneksel dikim yöntemleri ile hangisinde daha fazla su tutuluyor, daha fazla ağaç ve bitki büyümesi meydana geliyor, inceleyeceğiz.

Bir yılda yağan yağmurun 4-5 saat içinde belirli bölgeye düştüğünü görüyoruz. Bu ister istemez sel ve su baskını gibi problemlerin oluşmasına, erozyona sebep oluyor. Kentlerde bu problemler daha ağır şekilde hissediliyor. Çünkü, toprak yüzeyi asfalt ve betonlarla kaplı olduğu için yağan yağmur direkt olarak yüzeysel akışa geçiyor ve kısa zamanda sele ve su taşkınlarına dönüşüyor. Bu sistemleri kentlerde de kullanmak mümkün. Yurt dışında kullanan şehirler var.

Hilal seti, mini cepler, cep park gibi ya da sünger gibi düşünebiliriz. Kentlere düşen yağışları bu gibi cep parklar içinde tutarak ve buraya da kuraklığa uygun bitki türleri ile bitkilendirerek hem kentin peyzajını ve görünümünü güzelleştirmek hem de sel ve su baskınlarını azaltmak mümkün. Bu tür sistemleri uygulayan şehirlere sünger şehirler diyorlar. Ülkemizde de bunun uygulaması açısından özellikle İzmir için büyük bir potansiyeli var.

Biri ‘negrin’ dediğimiz baklava sistemi, bunu biz uyarladık. Aslında negarim, İsrail’in Negev Çölü’nde kullanılmaya başlanan ve Fas, Tunus gibi yerlerde de görünen bir sistem. Şekli baklavaya benzediği için ‘baklava’ sistemi olarak adlandırarak sahada uyguladık. Bunun yanında ‘hilal set’ sistemleri var. Bu iki sistemi bizim geleneksel olarak kullandığımız ormancılık saha çalışmalarıyla karşılaştıracağız. Kuraklığa dayanıklı saçlı meşe, fıstık çamı dikimlerimizi yaptık ve bundan sonra izleyeceğiz. Baklava, hilal set ve normalde kullandığımız geleneksel dikim yöntemleri ile hangisinde daha fazla su tutuluyor, daha fazla ağaç ve bitki büyümesi meydana geliyor, inceleyeceğiz.

Bir yılda yağan yağmurun 4-5 saat içinde belirli bölgeye düştüğünü görüyoruz. Bu ister istemez sel ve su baskını gibi problemlerin oluşmasına, erozyona sebep oluyor. Kentlerde bu problemler daha ağır şekilde hissediliyor. Çünkü, toprak yüzeyi asfalt ve betonlarla kaplı olduğu için yağan yağmur direkt olarak yüzeysel akışa geçiyor ve kısa zamanda sele ve su taşkınlarına dönüşüyor. Bu sistemleri kentlerde de kullanmak mümkün. Yurt dışında kullanan şehirler var.

Hilal seti, mini cepler, cep park gibi ya da sünger gibi düşünebiliriz. Kentlere düşen yağışları bu gibi cep parklar içinde tutarak ve buraya da kuraklığa uygun bitki türleri ile bitkilendirerek hem kentin peyzajını ve görünümünü güzelleştirmek hem de sel ve su baskınlarını azaltmak mümkün. Bu tür sistemleri uygulayan şehirlere sünger şehirler diyorlar. Ülkemizde de bunun uygulaması açısından özellikle İzmir için büyük bir potansiyeli var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz